el-vurd ~ اَلْوُرْدُ

Kamus-ı Muhit - الورد maddesi

اَلْوَرْدُ [el-verd] (فَرْدٌ [ferd] vezninde) Her şecerin نَوْرٌ [nevr]ine yaʹnî çiçeğine denir, baʹdehu Fârisî ve Türkîde gül taʹbîr olunan çiçekte ʹalem-i gâlib olmuştir ki ʹArabîde حَوْجَمٌ [ḩavcem] dahi denir. Müfredi وَرْدَةٌ [verdet]tir hâ’yla. Şârihin beyânına göre وُرُودٌ [vurûd]-ı âtî maʹnâsından me΄hûzdur, zîrâ esmâr-ı sâlden ibtidâ vârid çiçektir. Ve

وَرْدٌ [verd] Kümeyt ile aşkar beyninde olan ata yaʹnî siyâh doru ile al beyninde olan ata ıtlâk olunur ki açık doru taʹbîr olunur, Fârisîde gül-gûn denir. Ve وَرْدٌ [verd] lafzının cemʹi وُرْدٌ [vurd] gelir vâv’ın zammıyla ve وِرَادٌ [virâd] gelir vâv’ın kesriyle ve أَوْرَادٌ [evrâd] gelir. Ve

وَرْدٌ [verd] Cerî΄ ve dilîr adama ıtlâk olunur. Bunda وَارِدٌ [vârid] maʹnâsınadır ki aslâ havf ve endîşe eylemeyip her şey΄e vürûd eder olduğuna mebnîdir. Ve

وَرْدٌ [verd] Zaʹferâna denir. Ve arslana ıtlâk olunur, verd levninde olduğu için. Ve

وَرْدٌ [Verd] Ḩicâz’da bir hısn adıdır. Ve bir şâʹirin lakabıdır. Ve ʹAdiy b. ʹAmr eṯ-Ṯâ΄î ve Hužeyl b. Hubeyre ve Ḩârišamp; b. Muşemmit el-ʹAnberî ve ʹÂmir b. eṯ-Ṯufeyl b. Mâlik nâm kimselerin feresleri ismidir. Ve esâmî-i ricâldendir.

اَلْوِرْدُ [el-vird] (vâv’ın kesriyle) Hummânın yaʹnî sıtmanın esmâsındandır, ʹalâ-kavlin yevminin yaʹnî nöbeti gününün ismidir ve وُرُودٌ [vurûd]dan me΄hûzdur. Ve suya ve sâ΄ir nesneye müşrif olmak yaʹnî yakın gelmek maʹnâsınadır, gerek ona dâhil olsun ve gerek dâhil olmasın. Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre وِرْدٌ [vird] lafzı bu maʹnâda ismdir, masdarı وُرُودٌ [vurûd]dur; yukâlu: وَرَدَ الْمَاءَ وُرُودًا إِذَا بَلَغَهُ وَوَافَاهُ مِنْ غَيْرِ دُخُولٍ وَيَكُونُ دُخُولاً وَالْإِسْمُ اَلْوِرْدُ بِالْكَسْرِ Ve bunun mukâbili صَدَرٌ [ṡader]dır ki sudan ʹavdet eylemektir. Ve

وِرْدٌ [vird] Kur΄ân-ı kerîm’den bir cüz΄e ıtlâk olunur, yaʹnî beher gün kırâ΄at için vazîfe ittihâz olunan bir mikdâra denir; hisse-i mâ΄ maʹnâsından me΄hûzdur. Sâhib-i Nihâye’nin beyânına göre Kur΄ân-ı kerîm’i ʹalâ-gayri’t-te΄lîf suver-i muhtelifeye şâmil mütesâviyetü’l-evrâk eczâ΄ edip her cüz΄ü birer gün tilâvet ederler, o eczâ΄ın her cüz΄üne وِرْدٌ [vird] denir. Cemʹi أَوْرَادٌ [evrâd] gelir, niteki حِزْبٌ [ḩizb] ve أَحْزَابٌ [aḩzâb] dahi bu resmedir. Ve

وِرْدٌ [vird] Bir sürü kuşa ıtlâk olunur. Ve ʹaskere ıtlâk olunur. Ve su hissesine denir, her nöbette ona vürûd olduğu için. Ve su irâdesinde olan yaʹnî suya müteveccih olan cemâʹate denir. Miṡbâḩ’ın beyânına göre tesmiye bi’l-masdardır.

Vankulu Lugatı - الورد maddesi

اَلْوُرْدُ [el-vurd] (vâv’ın zammıyla) وَرْدٌ [verd]in ceʹmidir, mislu: جَوْن [cevn] ve جُون [cûn]. Ve جَوْنٌ [cevn] aka ve siyâha ıtlâk olunur, azdâddandır.

اَلْوَرْدُ [el-verd] (vâv’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Gül dedikleri maʹrûf çiçektir.

اَلْوِرْدُ [el-vird] (vâv’ın kesriyle) Cüz΄ maʹnâsına; yukâlu: قَرَأْتُ وِرْدِي Ve

وِرْدٌ [vird] Suya gelmeğe dahi derler, صَدَرٌ [ṡader]in mukâbilidir. Ve

وِرْدٌ [vird] وُرَّادٌ [vurrâd] maʹnâsına dahi gelir, suya geliciler maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı