اَلْوَصْلُ [el-vaṡl] (أَصْلٌ [aṡl] vezninde) ve
اَلصِّلَةُ [eṡ-ṡilet] (ṡâd’ın kesriyle ve zammıyla) Bir nesneyi bir nesneye ulaştırıp bitiştirmek ve eklemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَصَلَ الشَّيْءَ بِالشَّيْءَ وَصْلًا وَصِلَةً وَصُلَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي لَأَمَهُ وَوَصِلَكَ اللهُ بِالْكَسْرِ لُغَةٌ فِي الْفَتْحِ Yaʹnî lügat-ı kalîlede bâb-ı râbiʹden dahi gelmiştir. Şârihin beyânına göre صِلَةٌ [ṡilet]in aslı وَصْلٌ [vaṡl] idi, وَعْدٌ [vaʹd] ve عِدَةٌ [ʹidet] gibi ve ṡâd’ın zammı aslı vâv-ı mazmûme ile وُصْلَةٌ [vuṡlat] olduğuna mebnîdir, lâkin صِلَةٌ [ṡilat] lâzıma mahsûs olmakla fark için vâv’ı hazf ve beyân-ı zamme için ṡâd’ı mazmûm eylediler. Ve
وَصْلٌ [vaṡl] ve
صِلَةٌ [ṡilet] ʹÂşık maʹşûkuna kavuşmak maʹnâsınadır, gerek ʹafâf ve nezâhet ve gerek habâset vechiyle olsun; yukâlu: وَصَلَهُ وَصْلًا وَصِلَةً إِذَا الْتَأَمَ يَكُونُ فِي عَفَافِ الْحُبِّ وَدَعَارَتِهِ
اَلْوُصَلُ [el-vuṡal] (vâv’ın zammı ve ṡâd’ın fethi ile) Cemʹi.
اَلْوَصْلُ [el-vaṡl] (vâv’ın fethi ve ṡâd’ın sükûnuyla) Ulaştırmak.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı