Cunneb ~ جُنَّبٌ

Kamus-ı Muhit - جنب maddesi

جُنَّبٌ [Cunneb] (قُبَّرٌ [ḵubber] vezninde) Baṡra kazâsında bir nâhiyedir.

Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre asl جَنْبٌ [cenb] mâddesi cârihaya yaʹnî insânın ve hayvânın şıkkasına mevzûʹdur ki yan taʹbîr olunur ve bi’l-istiʹâre o yandan yana olan semt ve nâhiyede dahi istiʹmâl olunur, niteki يَمِينٌ [yemîn] ve شِمَالٌ [şimâl] dahi böylecedir. Ve جَانِبٌ [cânib] kelimesi ism-i fâʹil-i nesebîdir, semt ve nâhiye maʹnâsınadır. Ve yan ve cenb maʹnâsına olur. İntehâ. Ve

جَنْبٌ [cenb] Kelimesi masdar olur, bir kimsenin yanı ağrımak maʹnâsınadır; yukâlu: جُنِبَ الرَّجُلُ مَبْنِيًّا لِلْمَفْعُولِ كَعُنِيَ اِذَا شَكَى جَنْبَهُ Ve işbu “اِتَّقِ اللهَ فِي جَنْبِهِ وَلاَ تَقْدَحْ فِي سَاقِهِ” meselini baʹzılar لاَ تَغْتَلْهُ وَلاَ تَفْتِنْهُ ʹibâretiyle tefsîr eylediler ki onu görmez yanından gelip ahz ve ihlâk ve ayağını bir fitneye ilkâ eylemekten tahzîrdir. Ve baʹzılar burada جَنْبٌ [cenb] kelimesini vakîʹa yaʹnî fasl ve mezemmet ve şetm ile tefsîr eylediler ki bu dahi mecâzdır, yaʹnî “Onun hakkında nâ-sezâ söyleme!” demektir. Ve fıkra-i sâniye sâk-ı şecere kavâdih yaʹnî ağaç kurdu îkâʹından müsteʹârdır.

اَلْجَنَبُ [el-ceneb] (fethateynle) ve

اَلْمَجْنَبُ [el-mecneb] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) Bir nesneyi itip yanına doğru çekmek maʹnâsınadır, yedek çekmek gibi; yukâlu: جَنَبَهُ جَنْبًا وَمَجْنَبًا اِذَا قَادَهُ إِلَى جَنْبِهِ Ve

جَنَبٌ [ceneb] (fethateynle) Davar kısmına ʹârız olan aksaklık gibi yürüyüş hâletine denir ki yanlarını çekerek yan yan yürümekten ʹibârettir. Baʹzen pek susuzluktan ve baʹzen fütûrdan nâşî olur. Ve

جَنَبٌ [ceneb] Ziyâdesiyle susuzluktan devenin öykeni yanına yapışmak maʹnâsınadır. Ve kasîr nesneye denir. Ve şol جَلَبٌ [celeb] ki “لاَ جَلَبَ وَلاَ جَنَبَ” hadîsinde vârid olmuştur, ödül meydânında yanınca bir yedek at alıp altında olan at yoruldukta o yedeğe binip bu vechile âherleri sebk eylemekten ʹibârettir. Ve zekât husûsunda جَنَبٌ [ceneb], zekât-ı emvâl alan voyvoda mahall-i zekât olan yerden baʹîd mevziʹe varıp emvâlin yanına gelmesini emr eylemek yâhûd mâl sâhibi mâlını mevziʹinden tebʹîd eylemekle voyvoda taleb-i zekât için dûr u dırâz tekellüfle varmağa muhtâc olmaktan ʹibârettir. Hülâsa جَلَبٌ [celeb] ve جَنَبٌ [ceneb] iki mâddede olacaklardır, biri sibâk ve biri zekât husûsundadır. İkisinden dahi nehy-i şerʹî sâdır olmuştur, niteki “ج،ل،ب” mâddesinde beyân olundu.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı