اَلْإِتْهَامُ [el-ithâm] (hemzenin kesriyle) Tihâme ülkesine gelmek yâhûd arz-ı Tihâme’ye konmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَتْهَمَ الرَّجُلُ إِذَا أَتَى تِهَامَةَ أَوْ نَزَلَ فِيهَا Ve bir yerin havâsını vahîm ve sakîl bulmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَتْهَمَ الْبَلَدَ إِذَا اسْتَوْخَمَهُ
اَلْإِتْهَامُ [el-ithâm] (إِكْرَامٌ [ikrâm] vezninde) ve
اَلْإِتِّهَامُ [el-ittihâm] (tâ-yı müşeddede ile إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Bir adama töhmet ilkâ eylemek maʹnâsınadır ki töhmetli kılmak taʹbîr olunur; yukâlu: أَتْهَمَهُ وَاتَّهَمَهُ إِذَا أَدْخَلَ عَلَيْهِ التُّهَمَةَ [Ve] أَتْهَمَ lafzının aslı أَوْهَمَ idi. Ve
إِتِّهَامٌ [ittihâm] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Bir kimse töhmetli olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَتْهَمَهُ فَاتَّهَمَ
اَلْإِتْهَامُ [el-ithâm] (hemzenin kesri ve tâ’nın sükûnuyla) Tihâme şehrine gitmek; tekûlu: أَتْهَمَ الرَّجُلُ إِذَا صَارَ إِلَى تِهَامَةَ
اَلْإِتِّهَامُ [el-ittihâm] (hemzenin kesri ve tâ’nın kesri ve teşdîdiyle) Bir kimsede bir yaramaz nesne tevvehhüm etmek; tekûlu: إِتَّهَمْتُ فُلَانًا بِكَذَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı