اَلْأَذِيَةُ [el-ežiyet] (فَرِحَةٌ [feriḩat] vezninde) Şol nâkaya denir ki bâʹis-i ıztırâb olacak vecaʹ ve marazı yok iken hilkaten bi’t-tabʹ bir yerde ârâm ve karâr eylemeyip dâ΄imâ hareket ve ıztırâb eder ola; müzekkerinde أَذٍى [ežî] denir كَتِفٌ [ketif] vezninde; yukâlu: نَاقَةٌ أَذِيَةٌ وَبَعِيرٌ أَذٍ أَيْ لَا تَقَرُّ فِي مَكَانٍ بِلَا وَجَعٍ وَلَا مَرَضٍ بَلْ خِلْقَةً
اَلْأَذِيَّةُ [el-ežiyyet] (بَلِيَّةٌ [beliyyet] vezninde)
اَلْأَذِيَّةُ [el-ežiyyet] (hemzenin fethi ve žâl’ın kesri ve yâ’nın teşdîdiyle) Bi-maʹnâhu kezâlik; yukâlu: آذَاهُ يُؤْذِيهِ أَذًى وَأَذَاةً وَأَذِيَّةً Ve Cevherî’nin bu taʹbîrinden zâhir olan budur ki أَذَى [ežâ]nın fiʹli bâb-ı إِفْعَالٌ [ifʹâl]den olup masâdırı sülâsî masdarları üslûbunda ola, hattâ Ḵâmûs’ta وَلَا تَقُلْ إِئْذَاءً demiştir lâkin sâhib-i Maṡâdır bu maʹnâdan gaflet edip اَلْإِيذَاءُḢâzurden kesî-râ” demiştir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı