el-erik ~ اَلْأَرِكُ

Kamus-ı Muhit - الأرك maddesi

اَلْأَرِكُ [el-erik] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلْمُؤْتَرِكُ [el-mu΄terik] (مُؤْتَلِفٌ [mu΄telif] vezninde) Misvâk ağacının kuruluğuna denir ki firâvân ve birbirine sarmaşık ola; yukâlu: أَرَاكٌ أَرِكٌ وَمُؤْتَرِكٌ أَيْ كَثِيرٌ مُلْتَفٌّ

اَلْأَرْكُ [el-erk] (تَرْكٌ [terk] vezninde) Deveye أَرَاكٌ [erâk] ağacı otlatmak maʹnâsınadır; tekûlu: أَرَكْتُ الْإِبِلَ أَرْكًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا رَعَيْتَهَا الْأَرَاكَ Ve

أَرْكٌ [Erk] Sîstân kazâsında bir mevziʹ adıdır.

اَلْأَرَكُ [el-erek] (fethateynle) Deve أَرَاكٌ [erâk] ağacı otlamaktan karnı ağrıyıp hasta olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَرِكَتِ الْإِبِلُ أَرَكًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَكَتْ مِنْ أَكْلِ الْأَرَاكِ فَهِيَ أَرِكَةٌ وَأَرَاكَى Ve

أَرَكٌ [erek] Bir yerde mukîm olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَرِكَ بِالْمَكَانِ إِذَا أَقَامَ بِهِ

اَلرَّكِيكُ [er-rekîk] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve

اَلرُّكَاكُ [er-rukâk] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) ve

اَلرُّكَاكَةُ [er-rukâket] (غُرَابَةٌ [ġurâbet] vezninde) ve

اَلْأَرَكُّ [el-erekk] (hemzenin ve râ’nın fethi ve kâf’ın teşdîdiyle) Zâtında fürû-mâye ve nâkes olarak re΄y ve ʹakl ve idrâki zaʹîf olan adama denir, ʹalâ-kavlin gayret ve nâmûsu olmayan yâhûd ehli ʹindinde vakʹ ve mehâbeti olmamakla kendisini eslemeyip ve mübâlât eylemez olan kimseye denir; mü΄ennesi رُكَاكَةٌ [rukâket]tir ve müzekkeri gibi رَكِيكٌ [rekîk]tir; cemʹi رِكَاكٌ [rikâk]tır râ’nın kesriyle; yukâlu: رَجُلٌ رَكِيكٌ وَرُكَاكٌ وَرُكَاكَةٌ وَأَرَكُّ أَيْ فَسْلٌ ضَعِيفٌ فِي عَقْلِهِ وَرَأْيِهِ أَوْ مَنْ لَا يَغَارُ أَوْ مَنْ لَا يَهَابُهُ أَهْلُهُVe ʹilm ve ʹirfânı kalîl olan adama رَكِيكُ الْعِلْمِ [rekîku’l-ʹilm] ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ رَكِيكُ الْعِلْمِ أَيْ قَلِيلُ الْعِلْمِ

Vankulu Lugatı - الأرك maddesi

اَلْأَرَكُ [el-erek] (fethateynle) Deve أَرَاكٌ [erâk] ağacın otlamağın yüreği ağrımak; yukâlu: أَرَكَتِ الْإِبِلُ تَأْرُكُ أَرَكًا إِذَا اشْتَكَتْ بُطُونَهَا عَنْ أَكْلِ الْأَرَاكِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı