اَلْبَطَانَةُ [el-beṯânet] (كَرَامَةٌ [kerâmet] vezninde) Bir adam büyük karınlı olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَطُنَ الرَّجُلُ بَطَانَةً مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ إِذَا كَانَ بَطِينًا Şârih der ki بَطَانَةٌ [beṯânet] ekûl olmak maʹnâsına da gelir ve bundan ism بِطْنَةٌ [biṯnet]tir, bâ’nın kesriyle ki kesret-i ekl maʹnâsınadır; ve minhu’l-meselu: “اَلْبِطْنَةُ تُذْهِبُ الْفِطْنَةَ”
اَلْبِطَانَةُ [el-biṯânet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Râz ve serîreye ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ يَعْرِفُ بِطَانَتَهُ أَيْ سَرِيرَتَهُ Ve bir kazâ ve kûrenin ve bir memleketin vasatına denir. Ve bir adamın umûr ve ahvâline mahrem ve hem-râz olan hâssa ve hem-demine denir; yukâlu: هُوَ بِطَانَتُهُ أَيِ الدَّاخِلُ الْوَلِيجَةِ مِنْ خَوَاصِّهِ Ve libâsın astarına denir; yukâlu: بَطَنَ ثَوْبَهُ بِبِطَانَةٍ حَسَنَةٍ وَهِيَ خِلَافُ الظِّهَارَةِ Ve
بِطَانَةُ [Biṯânet] Hâric-i Medîne’de bir mevziʹ adıdır.
اَلْبِطَانَةُ [el-biṯânet] (bâ’nın kesri ile) Astar ki kaftan yüzünün mukâbilidir. Ve
بِطَانَةُ الرَّجُلِ [biṯânetu’r-recul] Bir kimsenin havâssından olan musâbihi, وَلِيجَةٌ [velîcet] maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı