اَلْبَطْحُ [el-baṯḩ] (bâ’nın fethi ve ṯâ’nın sükûnuyla) Bir kimseyi yüzü üzere sergi gibi yakıp bırakmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَطَحَهُ بَطْحًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَلْقَاهُ عَلَى وَجْهِهِ
اَلْبُطْحُ [el-buṯḩ] (bâ’nın zammıyla) أَبْطَحُ [ebṯaḩ] lafzından cemʹ-i âherdir ki mü΄ellif ona taʹrîz eylememiştir. Evsaʹ olan nesnelere ıtlâk olunur; ve minhu’l-hadîsu: “كَانَتْ كِمَامُ الصَّحَابَةِ بُطْحًا” أَيْ لاَزِقَةً بِالرَّأْسِ غَيْرَ ذَاهِبَةٍ فِي الْهَوَاءِ [Ve] كِمَامٌ [kimâm] kâf’ın kesriyle, كُمَّةٌ [kummet]in cemʹidir. Burada kalansüve maʹnâsına olmakla ashâb-ı kirâmın baş kisvetleri vâsiʹ olduğundan başlarına tamâm giyilip yapışık olur idi, başlarından yukarı durmaz idi.
اَلْبَطِحُ [el-baṯiḩ] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلْبَطِيحَةُ [el-baṯîḩat] ve
اَلْبَطْحَاءُ [el-baṯḩâ΄] ve
اَلْأَبْطَحُ [el-ebṯaḩ] Şol vâsiʹ su akıntısına denir ki onda hurde çay ve çakıl taşları ola. أَبْطَحُ [ebṯaḩ]ın cemʹi أَبَاطِحُ [ebâṯiḩ] kezâlik onun ve بَطْحَاءُ [baṯḩâ΄]nın cemʹleri gayr-i kıyâs üzere كِتَابٌ [kitâb] vezninde بِطَاحٌ [biṯâḩ] ve بَطِيحَةٌ [baṯîḩat]in بَطَائِحُ [baṯâ΄iḩ] gelir. Mü΄ellif teşvîş eylemiştir. أَبْطَحُ [ebṯaḩ] fi’l-asl gerçi sıfat olup lâkin ism menzilesine tenzîl olunmuştur.
اَلْبَطْحُ [el-baṯḩ] (bâ’nın fethi ve ṯâ’nın sükûnuyla) Bir kimseyi yüzü üzere bırakmak.
اَلْبُطَّحُ [el-buṯṯaḩ] (bâ’nın zammı ve ṯâ’nın fethi ve teşdîdiyle) Te΄kîd için istiʹmâl olunur lafzdır; yukâlu: بِطَاحٌ بُطَّحٌ كَمَا يُقَالُ أَعْوَامٌ عُوَّمٌ Ve أَعْوَامٌ [aʹvâm] yıllar demektir سِنِينَ [sinîn] maʹnâsına, Ebû ʹUbeyd rivâyeti üzere.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı