اَلْبَغِيَّةُ [el-beġiyyet] (رَضِيَّةٌ [raḋiyyet] vezninde) ve
اَلْبِغْيَةُ [el-biġyet] (bâ’nın kesri ve zammıyla) Hâcet ve matlûba denir; tekûlu: عِنْدَهُ بَغِيَّتِي وَبُغْيَتِي أَيْ طَلِبَتِي Ve رَضِيَّةٌ [raḋiyyet] vezninde cüst ü cû olunan yitiğe ve kem-kerdeye denir; tekûlu: عِنْدَ فُلَانٍ بَغِيَّتِي أَيْ ضَالَّتِي الْمَبْغِيَّةُ
اَلْبُغَاءُ [el-buġâ΄] (bâ’nın zammıyla) ve
اَلْبُغَا [el-buġâ] (bâ’nın zammı ve elifin kasrıyla) ve
اَلْبُغْيَةُ [el-buġyet] (bâ’nın zammıyla) ve
اَلْبِغْيَةُ [el-biġyet] (bâ’nın kesriyle) Taleb eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: بَغَيْتُهُ أَبْغِيهِ بُغَاءً وَبُغًا وَبُغْيَةً وَبِغْيَةً إِذَا طَلَبْتَهُ وَيُقَالُ بَغَاهُ الشَّيْءَ إِذَا طَلَبَهُ لَهُ
اَلْبِغْيَةُ [el-biġyet] (bâ’nın kesri ve ġayn’ın sükûnuyla) Hâcet.
اَلْبُغْيَةُ [el-buġyet] (bâ’nın zammı ve ġayn’ın sükûnuyla) Bi-maʹnâhâ lügatun fîhâ, pes بِغْيَةٌ [biġyet] جِلْسَةٌ [cilset] gibi taleb ettiğin hâlettir. Ve
بُغْيَةٌ [buġyet] (zamm-ı bâ’yla) Nefs-i hâcetir, Aṡmaʹî rivâyeti üzere, yaʹnî بِغْيَةٌ [biġyet] kesr-i bâ’yla bir nevʹ hâlet taleb etmektir, meselâ ʹabde mâlik olmak hâleti gibi. Ve
بُغَيْةٌ [buġyet] (zamm-ı bâ’yla) Matlûb olan nesnedir ki o ʹabddir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı