el-beḵaṯ ~ اَلْبَقَطُ

Kamus-ı Muhit - البقط maddesi

اَلْبَقَطُ [el-beḵaṯ] (fethateynle) Ağaçtan meyve keserken âlet hatâ eylemekle yere düşüp dökülen meyvelere denir. Ve nâstan bir fırkaya ve bir bölüğe denir; yukâlu: جَاءَ بَقَطٌ مِنَ النَّاسِ أَيْ فِرْقَةٌ Ve bir nesneden bir pâreye ve bir kıtʹaya denir; yukâlu: أَخَذَ مِنْهُ بَقَطًا أَيْ قِطْعَةً Ve perâkende cemâʹate denir.

اَلْبَقْطُ [el-baḵṯ] (bâ’nın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Hânenin hırt mırt esbâb ve edevâtına denir; yukâlu: نَقَلَ بَقْطَ الْبَيْتِ أَيْ قُمَاشَهُ Ve

بَقْطٌ [baḵṯ] Masdar olur, emtiʹa ve esbâbı yük eylemek için biriktirip bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: بَقَطَ مَتَاعَهُ بَقْطًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا جَمَعَهُ وَحَزَمَهُ لِيَرْتَحِلَ Ve bir kimse bâg ve bostânını bir âher adama sülüs yâhûd rubʹ-ı hâsılına mutasarrıf olmak şartıyla ihâle eylemek maʹnâsınadır ki bâgçevân bostânda bir sene işleyip levâzımını tanzîm ve iʹmâl eyledikte mahsûlünün sülüsünü yâ rubʹunu kendisine şart ve tefvîz eylemekten ʹibârettir; yukâlu: بَقَطَ الرَّجُلُ بُسْتَانَهُ إِلَيْهِ إِذَا أَعْطَاهُ عَلَى الثُّلُثِ وَالرُّبُعِ Ve dağıtmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَقَطَ مَتَاعَهُ إِذَا فَرَّقَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı