اَلثِّقَالُ [ešamp;-šamp;iḵâl] (جِبَالٌ [cibâl] vezninde) ve
اَلثُّقَلَاءُ [ešamp;-šamp;uḵalâ΄] (جُهَلَاءُ [cuhelâ΄] vezninde) ثَقِيلٌ [šamp;eḵîl]in cemʹidir, sohbetleri müsteskil nâdân ve girân-cân kimselere ıtlâk olunur ki mukârenetleri sıklet-i rûhânîdir; yukâlu: هُمْ ثِقَالُ النَّاسِ وَثُقَلَاؤُهُمْ أَيْ يُكْرَهُ صُحْبَتُهُمْ
اَلثَّقِيلُ [ešamp;-šamp;eḵîl] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve
اَلثَّقَالُ [ešamp;-šamp;eḵâl] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ve
اَلثُّقَالُ [ešamp;-šamp;uḵâl] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Vasflardır, ağır nesneye denir; cemʹleri ثِقَالٌ [šamp;iḵâl] gelir šamp;â’nın kesriyle ve ثُقْلٌ [šamp;uḵl] gelir, zammıyla. Ve ثَقِيلٌ [šamp;aḵîl] bâb-ı râbiʹden dahi vasf olur, marazı ağırlaşıp müştedd olan hastaya denir, ثَاقِلٌ [šamp;âḵil] gibi, ke-mâ se-yuzkeru.
اَلثَّقَالُ [ešamp;-šamp;eḵâl] (šamp;â’nın fethi ve ḵâf’ın tahfîfiyle) Sağrılı olan ʹavret; yukâlu: إِمْرَأَةٌ ثَقَالٌ إِذَا كَانَتْ ذَاتَ مَآكِمَ وَكَفَلٍ Ve مَآكِمُ [me΄âkim] مَسَاجِدُ [mesâcid] vezni üzere ve كَفَلٌ [kefel] fethateynle sağrı maʹnâsınadır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı