اَلْحُدْرَةُ [el-ḩudret] (ḩâ’nın zammıyla) Kesret ve ictimâʹ maʹnâsınadır; tekûlu: مَا هَذِهِ الْحُدْرَةُ فِيهِمْ أَيِ الْكَثْرَةُ وَالْإِجْتِمَاعُ Ve deve sürüsüne denir.
اَلْحَدْرَةُ [el-ḩadret] بَدْرَةٌ [bedret] vezninde) ve
اَلْحُدُرَّى [el-ḩudurrâ] (كُفُرَّى [kufurrâ] vezninde) Büyük göze denir, ʹalâ-kavlin kapakları eti sulb ve galîz olanına yâhûd hadîdü’n-nazar olanına denir; yukâlu: عَيْنٌ حَدْرَةٌ وَحُدُرَّى أَيْ عَظِيمَةٌ أَوْ غَلِيظَةٌ صُلْبَةٌ أَوْ حَادَّةُ النَّظَرِ
اَلْحُدْرَةُ [el-ḩudret] (ḩâ’nın zammıyla ve dâl’ın sükûnuyla) Ondan kırka varınca olan deve, صِرْمَةٌ [ṡirmet] gibi. Sâhib-i Ṡurâḩ otuza varınca demiş.
اَلْحَدْرَةُ [el-ḩadret] (ḩâ’nın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Etrâfında eti dolu olup müctemiʹü’l-lahm olan göz.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı