اَلْحَدُوثُ [el-ḩadûšamp;] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) ve
اَلْحَدُثُ [el-ḩadušamp;] (نَدُسٌ [nedus] vezninde) ve
اَلْحَدِثُ [el-ḩadišamp;] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلْحِدْثُ [el-ḩidšamp;] (بِشْرٌ [bişr] vezninde) ve
اَلْحِدِّيثُ [el-ḩiddîšamp;] (سِكِّيتٌ [sikkît] vezninde) mübâlagalardır, kesîrü’l-hadîs olan kişiye denir.
اَلْحَدِيثُ [el-ḩadîšamp;] Tâze; yukâlu: أَخَذَنِي مَا قَدُمَ وَمَا حَدُثَ dâl’ın zammıyla. Ve حَدُثَ [ḩadušamp;e]nin dâl’ı mazmûm olması bu kelâma mahsûstur, قَدُمَ [ḵadume]nin dâl’ı mazmûm olmağın izdivâcen olmuştur. Ve
حَدِيثٌ [ḩadîšamp;] Habere dahi derler, kalîle ve kesîre şâmildir.
اَلْحِدِّيثُ [el-ḩiddîšamp;] (فِسِّيقٌ [fissîḵ] vezni üzere) Kesîrü’l-hadîs olan kimse.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı