اَلْحِضْرَةُ [el-ḩiḋrat] (ḩâ’nın kesriyle) Binâ-i nevʹdir, huzûr hey΄etine ve hâletine dâll olur ve istiʹmâli hayr makâmına mahsûstur tefe΄΄ül cihetiyle; yukâlu: رَجُلٌ حَسَنُ الْحِضْرَةِ إِذَا حَضَرَ بِخَيْرٍ
اَلْحَضْرَةُ [el-ḩaḋret] (ḩâ’nın harekât-ı selâsı ve ḋâd’ın sükûnuyla) ve
اَلْحَضَرُ [el-ḩaḋar] (fethateynle) ve
اَلْحَضَرَةُ [el-ḩaḋaret] (hâ’yla) ve
اَلْمَحْضَرُ [el-maḩḋar] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) Bir adamın kurb ve pîş-gâhına denir ki mahall-i huzûr olcaktır; tekûlu: فَعَلْتُهُ بِحَضْرَتِهِ مُثَلَّثَةُ الْحَاءِ وَبِحَضَرِهِ وَبِحَضْرَتِهِ وَمَحْضَرِهِ أَيْ بِقُرْبِهِ وَجَنْبِهِ وَفِنَائِهِ Ashâb-ı tersîlin حَضْرَةُ فُلاَنٍ taʹbîrleri bundandır ki kemâl-i taʹzîm için selâm ve senâyı onun meclisine îsâl ederler.
اَلْمَحَاضِرُ [el-meḩâḋir] (mîm’in fethi ve ḋâd’ın kesriyle) حَاضِرٌ [ḩâḋir]in cemʹi. Ve
اَلْحَضَرَةُ [el-ḩaḋaret] (bi’l-fethateyn) Kezâlik حَاضِرٌ [ḩâḋir]in cemʹi, mislu: كَافِر [kâfir] ve كَفَرَة [keferet].
اَلْحَضْرَةُ [el-ḩaḋret] (ḩâ’nın fethi ve ḋâd-ı muʹcemenin sükûnuyla) Bir nesnenin kurbü ve çevresi; ve minhu yukâlu: كَلَّمْتُهُ بِحَضْرَةِ فُلَانٍ بِمَشْهَدٍ مِنْهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı