el-ḣabez ~ اَلْخَبَزُ

Kamus-ı Muhit - الخبز maddesi

اَلْخَبَزُ [el-ḣabez] (fethateynle) Vücûd salkı ve sölpük olmağa denir; tekûlu: فِي جِسْمِي الْيَوْمَ خَبَزٌ أَيْ رَهَلٌ Ve

خَبَزٌ [ḣabez] Etrâfına nisbet alçak olup düz ve oturaklı olan mekâna denir.

اَلْخَبْزُ [el-ḣabz] (ḣâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Deve ekmek yapar gibi eliyle yere vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَزَ الْبَعِيرُ خَبْزًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ضَرَبَ بِيَدِهِ الْأَرْضَ Ve davarı ʹunf ve şiddetle sürmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَزَ الدَّابَّةَ إِذَا سَاقَهَا شَدِيدًا Ve vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَزَهُ إِذَا ضَرَبَهُ Ve ekmek pişirmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَزَ الْخُبْزَ إِذَا صَنَعَهُ Ve ekmek yedirmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَزَ فُلاَنًا إِذَا أَطْعَمَهُ الْخُبْزَ

اَلْخُبْزُ [el-ḣubz] (ḣâ’nın zammı ve bâ’nın sükûnuyla) Maʹrûftur ki nân-ı ʹazîze denir. Ve minhu’l-meselu: ḣكُلُّ أَدَاةِ الْخُبْزِ عِنْدِي غَيْرَهُḢ Yaʹnî “Ekmek yapacak âlât ve edâtın mecmûʹu yanımda mevcûddur, lâkin ekmek yoktur.” Aslı budur ki niçe kimseler bir adama mihmân oldular. Terhîb ve hoş-âmedî merâsimini baʹde’t-te΄diye meydâna bir sofra ilkâ ve üstüne bir el değirmeni vazʹ ve iğlerini tesviye ve taşlarını birbiri üzere uydurarak kapadı. Mihmânlar âlet-i hubzun bu resme huzûrundan taʹaccüb eylediler. Baʹdehu değirmenin sapından tutup boşuna çevirmeğe başladı. Mihmânlar “Birâder, ne işliyorsun?” diye istifsâr eylediklerinde kelâm-ı mezbûru îrâd eyledi.

Vankulu Lugatı - الخبز maddesi

اَلْخَبْزُ [el-ḣabz] (ḣâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Masdardır, ekmek yapmak maʹnâsına; yukâlu: خَبَزْتُ الْخُبْزَ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve ekmek vermek maʹnâsına da gelir; tekûlu: خَبَزْتُ الْقَوْمَ إِذَا أَطْعَمْتَهُمُ الْخُبْزَ Ve

خَبْزٌ [ḣabz] Katı sürmeğe dahi derler. Ve

خَبْزٌ [ḣabz] Deve elin yere vurmağa dahi derler. Ve bu teşbîhendir.

اَلْخُبْزُ [el-ḣubz] (ḣâ’nın zammı ve bâ’nın sükûnuyla) Ekmek, nân maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı