el-ḣabil ~ اَلْخَبِلُ

Kamus-ı Muhit - الخبل maddesi

اَلْخَبِلُ [el-ḣabil] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Şol zamâna vasf olur ki halkı be-gâyet şiddet ve müzâyaka-i havâdisle kahr ve tebâh eyleye; yukâlu: دَهْرٌ خَبِلٌ أَيْ مُلْتَوٍ عَلَى أَهْلِهِ

اَلْخُبْلُ [el-ḣubl] (ḣâ’nın zammıyla ve fethiyle) Kalb ve hâtıra ıtlâk olunur; tekûlu: وَقَعَ فِي خُبْلِي أَيْ فِي نَفْسِي وَخَلَدِي Ve bu terkîb nâdim ve peşîmân oldum diyecek mevkiʹde istiʹmâl olunur; tekûlu: وَقَعَ فِي خُبْلِي أَيْ سُقِطَ فِي يَدِي

اَلْخَبَلُ [el-ḣabel] (fethateynle) Cinn ve dîve denir; yukâlu: مَسَّهُ الْخَبَلُ أَيِ الْجِنِّيُّ Ve davarın ayaklarına ʹârız olan fesâda ve bozukluğa denir ki yürümekten kalır. Ve deliliğe denir; bunda ḣâ’nın zammı ve fethi ve bâ’nın sükûnuyla da câ΄izdir; yukâlu: بِهِ خَبَلٌ وَخُبَلٌ وَخُبْلٌ أَيْ جُنُونٌ Ve

خَبَلٌ [ḣabel] Bir kuş adıdır ki bütün gece gûyâ ki مَاتَتْ خَبَلْ diyerek öter. Ve su tulumuna ve dolu kırbaya denir.

اَلْخَبْلُ [el-ḣabl] (ḣâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Bir ʹârıza sebebiyle aʹzâya ʹârız olan fesâda ve tebâhlığa denir. Ve فَالِجٌ [fâlic] ʹilletine denir ki ʹuzv gevşeyip tutmaz olur ve gâh baştan gayrı cemîʹ-i aʹzâya ʹârız olup hiss ve hareketten kalır. Bu maʹnâlarda fethateynle de câ΄izdir; yukâlu: بِهِ خَبْلٌ أَيْ فَسَادُ عُضْوٍ وَكَذَا فَالِجٌ Ve ellerin ve ayakların kesikliğine denir; cemʹi خُبُولٌ [ḣubûl] gelir; yukâlu: بَنُو فُلَانٍ يُطَالِبُونَ بِدِمَاءٍ وَخَبْلٍ أَيْ قَطْعِ الْأَيْدِي وَالْأَرْجُلِ Bu maʹnâlarda خَبْلٌ [ḣabl] vasf bi’l-masdardır, zîrâ fi’l-asl masdardır. Ve

خَبْلٌ [ḣabl] Istılâh-ı ʹarûziyyûnda bahr-i basît ü recezin مُسْتَفْعِلُنْ cüz΄lerinden sîn ve fâ΄ harflerini iskât eylemekten ʹibârettir, zîrâ harf-i sâkin سَبَبٌ [sebeb]-i hafîfin yedi menzilinde olmakla iskât olundukta gûyâ ki katʹ olunmuş olur. Ve bu zihâf-ı müzdevicdir ki tayy ile ḣabn ʹilletlerinden mürekkebdir. Ve خَبْلٌ [ḩabl] aslı üzere masdaren istiʹmâl olunur, habs eylemek maʹnâsına; yukâlu: خَبَلَهُ خَبْلًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا حَبَسَهُ Ve menʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَلَهُ خَبْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا مَنَعَهُ Ve ödünç maʹnâsınadır, karz gibi; yukâlu: أَخَذَهُ خَبْلًا أَيْ قَرْضًا Ve ʹâriyet nesne almaya denir; yukâlu: أَخَذَهُ خَبْلًا أَيِ اسْتِعَارَةً Ve yük götüren hammâla kavl ve şarttan zâ΄id verilen nesneye denir; yukâlu: أَعْطَاهُ خَبْلًا وَهُوَ مَا زِدْتَهُ عَلَى شَرْطِكَ الَّذِي يَشْتَرِطُهُ الْحَمَّالُ Ve bir adamı mecnûn kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَلَهُ الْحُزْنُ خَبْلًا إِذَا جَنَّنَهُ Ve bir adamın ʹaklını yâhûd ʹuzvunu tebâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَلَ فُلَانًا إِذَا أَفْسَدَ عَقْلَهُ أَوْ عُضْوَهُ Ve taksîr etmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَلَ عَنْ فِعْلِ أَبِيهِ إِذَا قَصَّرَ

Vankulu Lugatı - الخبل maddesi

اَلْخَبِلُ [el-ḣabil] (ḣâ’nın fethi ve bâ’nın kesriyle) Şol zamândır ki halkın mâlın zâyiʹ kılıp müzâyaka vermiş ola; yukâlu: دَهْرٌ خَبِلٌ أَيْ مُلْتَوٍ عَلَى أَهْلِهِ Ve إِلْتِوَاءٌ [iltivâ΄] burulmağa derler.

اَلْخَبَلُ [el-ḣabel] (fethateynle) Cinn maʹnâsına; yukâlu: بِهِ خَبَلٌ أَيْ شَيْءٌ مِنْ أَهْلِ الْأَرْضِ

اَلْخَبْلُ [el-ḣabl] (ḣâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Fesâd maʹnâsınadır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı