el-ḣabḵ ~ اَلْخَبْقُ

Kamus-ı Muhit - الخبق maddesi

اَلْخَبْقُ [el-ḣabḵ] (سَبْقٌ [sebḵ] vezninde) Zartalamak maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَقَ الْحِمَارُ خَبْقًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا حَبَقَ Ve bir kimseyi horsunmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَبَقَ فُلاَنًا إِذَا صَغَّرَهُ إِلَى نَفْسِهِ Yaʹnî “Kendi nefsine nisbet horsundu.”

اَلْخِبَقُّ [el-ḣibaḵḵ] (هِجَفٌّ [hiceff] vezninde) ve

اَلْخِبِقُّ [el-ḣibiḵḵ] (فِلِزٌّ [filizz] vezninde) Uzun nesneye denir, ʹalâ-kavlin ricâle mahsûstur ki uzun kişiye denir. Ve cüst ve çâlâk ata denir. Ve sıçragan adama denir, وَثَّابٌ [vešamp;šamp;âb] maʹnâsına. Ve أَمَقُّ [emaḵḵ] lafzına ki tavîl maʹnâsınadır, itbâʹan zikr olunur mübâlaga için; yukâlu: أَمَقُّ خِبَقٌّ أَيْ طَوِيلٌ Ve fi’l-meseli: “خِبَقَّةٌ خِبَقَّهْ تَرَقَّ عَيْنَ بَقَّهْ” Burada تَرَقَّ kelimesi تَرَقِّي [teraḵḵî]den emrdir. Şârih der ki bu mesel: “ حُزُقَّةٌ حُزُقَّهْ تَرَقَّ عَيْنَ بَقَّهْ” ʹunvânıyla da mervîdir. Resûl-i enâm ʹaleyhi’s-selâm hazretleri Ḩaseneyn cenâblarını tıfl iken böyle diyerek nüvâziş ederler idi. Ve

خِبَقَّةٌ [ḣibaḵḵat] خِبِقَّى [ḣibiḵḵâ] gibi seyrek adımlı nâkaya denir, ke-mâ se-yuzkeru.

Vankulu Lugatı - الخبق maddesi

اَلْخِبَقُّ [el-ḣibaḵḵ] (ḣâ’nın kesri ve bâ’nın fethi ve ḵâf’ın teşdîdiyle هِجَفٌّ [hiceff] vezni üzere) Uzun, tavîl maʹnâsına. Ve هِجَفٌّ [hiceff] sakîl olana derler. Ve eger dilersen خِبَقٌّ [ḣibaḵḵ]ta bâ’yı meksûr edersin ḣâ’ya tâbiʹ kıluban; yukâlu: فَرَسٌ أَشَقُّ خِبَقٌّ أَيْ طَوِيلٌ Ve أَشَقُّ [eşaḵḵ] dahi hemzenin ve şîn’in fethiyle tavîl maʹnâsınadır. Ve gâh olur serîʹ olan ata خِبَقٌّ [ḣibaḵḵ] derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı