اَلْخَرِفُ [el-ḣarif] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) خُرَافَةٌ [ḣurâfet]ten vasftır, bunamış fertût pîre denir. Bu maʹnâ zikr olunduğu üzere ebvâb-ı selâseden vârid olmakla خَرِفٌ [ḣarif] üçünden dahi vasf olur.
اَلْخُرُفُ [el-ḣuruf] (zammeteynle ki) Cârûd radıyallâhu ʹanhu hazretlerinin işbu “يَا رَسُولَ اللهِ قَدْ عَلِمْتَ مَا يَكْفِينَا مِنَ الظَّهْرِ ذَوْدٌ نَأْتِي عَلَيْهِنَّ فِي خُرُفٍ” kavlinde vâkiʹdir. Murâd خَرِيفٌ [ḣarîf]e hurûcları vakt olacaktır.
اَلْخَرَفُ [el-ḣaref] (fethateynle) Kemter hurmâya denir, شِيصٌ [şîṡ] maʹnâsına. Ve
خَرَفٌ [ḣaref] Masdar olur, pek pîrlikten bunamak maʹnâsına; yukâlu: خَرِفَ الرَّجُلُ خَرَفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا فَسَدَ عَقْلُهُ Ve devşirilmiş hurmâ ekline düşkün olmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَرِفَ فُلاَنٌ إِذَا أُولِعَ بِأَكْلِ الْخُرْفَةِ
اَلْخَرْفُ [el-ḣarf] (حَرْفٌ [ḩarf] vezninde) ve
اَلْمَخْرَفُ [el-maḣref] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) ve
اَلْخَرَافُ [el-ḣarâf] (ḣâ’nın fethi ve kesriyle) Ağaçtan meyve dermek maʹnâsınadır; yukâlu: خَرَفَ الثِّمَارَ خَرْفًا وَمَخْرَفًا وَخَرَافًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا جَنَاهُ Ve bir kimse için yere düşmüş meyve devşirmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَرَفَ فُلاَنًا إِذَا لَقَطَ لَهُ الثَّمَرَ Ve güz yağmuruna uğramak maʹnâsınadır; tekûlu: خُرِفْنَا عَلَى الْمَجْهُولِ أَيْ أَصَابَنَا مَطَرُ الْخَرِيفِ Ve pek pîrlikten bunamak maʹnâsınadır; yukâlu: خَرَفَ الرَّجُلُ خَرْفًا إِذَا فَسَدَ عَقْلُهُ أَيْ مِنَ الْكِبَرِ
اَلْخَرَفُ [el-ḣaref] (fethateynle) Ziyâde pîr olmakla ʹakl fâsid olmak; yukâlu: خَرِفَ الرَّجُلُ خَرَفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ
اَلْخَرْفُ [el-ḣarf] (ḣâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Meyve dermek; yukâlu: خَرَفْتُ الثِّمَارَ أَخْرُفُهَا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ أَيِ اجْتَنَيْتُهَا Ve
خَرْفٌ [ḣarf] Güz yağmuru yağmağa dahi derler, nitekim mürûr etti.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı