اَلْخَزْفُ [el-ḣazf] (حَذْفٌ [ḩažf] vezninde) Kollarını sala sala yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: خَزَفَ فِي مِشْيَتِهِ خَزْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا خَطَرَ بِيَدِهِ
اَلْخَزَفُ [el-ḣazef] (fethateynle) Destîye denir, جَرٌّ [cerr] maʹnâsına. Ve mutlakan çamurdan işlenip âteşte tabh olunan şey΄e denir ki saksı taʹbîr olunur, çanak ve tabak ve küp ve destî ve çömlek gibi zurûf olur. Fukahâdan Muḩammed b. ʹAlî er-Râşidî el-Ḣazefî saksı beyʹine mensûbdur.
اَلْخَزْفُ [el-ḣazf] (ḣâ’nın fethi ve zâ-i muʹcemenin sükûnuyla) Yürürken elin sala sala yürümek.
اَلْخَزَفُ [el-ḣazef] (fethateynle) Destî ve her ne ki balçıktan olup âteşte pişe, ona خَزَفٌ [ḣazef] derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı