اَلْخُصَاصَةُ [el-ḣuṡâṡat] (ḣâ’nın zammıyla) Asma ve bâg kesildikten sonra bâkî kalan üzüm başağına denir; tekûlu: إِقْتَطَفْتُ الْخُصَاصَةَ أَيْ مَا يَبْقَى فِي الْكَرْمِ بَعْدَ قِطَافِهِ Ve azca nesneye denir, nebz-i yesîr maʹnâsına; cemʹ-i cinsi خُصَاصٌ [ḣuṡâṡ]tır.
اَلْخَصَاصُ [el-ḣaṡâṡ] ve
اَلْخَصَاصَةُ [el-ḣaṡâṡat] (ḣâ’ların fethiyle) Fakr ve ihtiyâc maʹnâsınadır; yukâlu: أَصَابَتْهُ خَصَاصٌ وَخَصَاصَةٌ أَيْ فَقْرٌ ve tekûlu: خَصِصْتَ يَا رَجُلُ خَصَاصًا وَخَصَاصَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ أَيِ افْتَقَرْتَ Ve mutlakan rahne ve halel, ʹalâ-kavlin kapı ve kalbur ve elek ve nikâb makûlesinde olan gediğe ve rahneye denir yâhûd küçük deliğe denir; yukâlu: سَدَّ خَصَاصَهُ أَيْ خَلَلَهُ أَوْ هُوَ كُلُّ خَلَلٍ وَخَرْقٍ فِي بَابٍ وَمُنْخُلٍ وَبُرْقُعٍ وَنَحْوِهِ أَوِ الثَّقْبُ الصَّغِيرِ Ve sac ayaklarının fürcelerine denir.
اَلْخَصَاصَةُ [el-ḣaṡâṡat] (ḣâ’nın fethiyle) Fakr maʹnâsına. Ve
خَصَاصَةٌ [ḣaṡâṡat] Aralığa ve küçük deliğe dahi derler, sakb-ı sagîr maʹnâsına; yukâlu: اَلْقَمَرُ بَدَا مِنْ خَصَاصَةِ الْغَيْمِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı