ed-duʹar ~ اَلدُّعَرُ

Kamus-ı Muhit - الدعر maddesi

اَلدَّعِرُ [ed-deʹir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلدُّعَرُ [ed-duʹar] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) Şol oduna denir ki yaşlığından yâhûd fenâ ve kemterliğinden ʹalevlenmeyip hemân tüter ola. Ve çürük ve özsüz, gevşek ve fenâ ağaca denir, ke-mâ se-yuzkeru.

اَلدُّعْرُ [ed-duʹr] (dâl’ın zammıyla) Ağaç kurduna denir. Ve Mâlik b. Duʹr, Yûsuf Peygamber ʹalâ-nebiyyinâ ve ʹaleyhi’s-selâm hazretlerini kuyudan ihrâc eden tâcirin ismidir; žâl-ı muʹceme ile musahhaftır.

اَلدَّعَرُ [ed-deʹar] (dâl’ın ve ʹayn’ın fethiyle) Fesâd ve tebâh maʹnâsınadır; yukâlu: فِيهِ دَعَرٌ أَيْ فَسَادٌ Ve

دَعَرٌ [deʹar] Masdar olur, odun yaş yâhûd yaramaz olmakla ʹalevlenmeyip hemân tütmek maʹnâsınadır; yukâlu: دَعِرَ الْعُودُ دَعَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ادَّخَنَ وَلَمْ يَتَّقِدْ Ve çakmağın âteşi çıkmayıp kör olmak maʹnâsınadır; yukâlu: دَعِرَ الزَّنْدُ إِذَا لَمْ يُورِ Ve

دَعَرٌ [deʹar] Fısk ve fücûr ve hubs maʹnâsınadır.

Vankulu Lugatı - الدعر maddesi

اَلدَّعَرُ [ed-deʹar] (fethateynle) Fesâd. Ve

دَعَرٌ [deʹar] Kezâlik yaramaz olmak; yukâlu: دَعِرَ الْعُودُ يَدْعَرُ دَعَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ

اَلدَّعِرُ [ed-deʹir] (dâl’ın fethi ve ʹayn’ın kesriyle) Şol odundur ki yaramaz olup tütünü çok ola.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı