اَلْبَرَّاءُ [el-berrâ΄] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Burunsalık yapan üstâza denir.
اَلْبُرَاءُ [el-burâ΄] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) ve
اَلْبُرَايَةُ [el-burâyet] (ثُمَامَةٌ [šamp;umâmet] vezninde) Yonulan ağaç yongasına ve talaşına denir, نُحَاتَةٌ [nuḩâtet] maʹnâsına. Ve
بُرَايَةٌ [burâyet] Devenin bedeninde olan şahm ve lahme ʹalâ-kavlin zaʹf ve fütûr gelmeyip seyr ve harekette bâkî olan kuvvetine ıtlâk olunur, gûyâ ki sefer yongasıdır; yukâlu: نَاقَةٌ ذَاتُ بُرَايَةٍ أَيْ ذَاتُ شَحْمٍ وَلَحْمٍ أَوْ بَقَاءٍ عَلَى السَّيْرِ
البَرَاءُ [el-berâ΄] (سَلاَمٌ [selâm] vezninde) ve
البَرَاءَةُ [el-berâ΄et] (كَرَامَةٌ [kerâmet] vezninde) بُرُوءٌ [burû΄] maʹnâsınadır; yukâlu: بَرِئَ مِنَ الأَمْرِ يَبْرَأُ أَيْ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَيَبْرُوُ بِالضَّمِّ أَيْ مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ وَهُوَ نَادِرٌ، بَرَاءً وَبَرَاءَةً وَبُرُوءًا إِذَا تَبَرَّأَ مِنْهُ Ve
بَرَاءٌ [berâ΄] (سَلاَمٌ [selâm] vezninde) Bir nesneden berî ve bîzâr olan kişiye denir; yukâlu: أَنَا بَرَاءٌ مِنْهُ أَيْ بَرِيءٌ Ve işbu بَرَاءٌ [berâ΄] kelimesi fi’l-asl masdar olmakla tesniye ve cemʹ ve te΄nîs gavâ΄ilinden müberrâdır. Ve
بَرَاءٌ [Berâ΄] Aʹlâm-ı ricâldendir: el-Berâ΄ b. Mâlik ve el-Berâ΄ b. ʹÂzib ve el-Berâ΄ b. Evs ve el-Berâ΄ b. el-Maʹrûr ashâbdandır; ve el-Berâ΄ b. Ḵabîṡa muhtelefü’s-sahâbedir. Bunlarda lemha-i vasfiyyet olmakla harf-i taʹrîfle mersûmdur.
اَلْبِرَاءُ [el-birâ΄] (bâ’nın kesri ve elifin meddiyle) Kezâlik بَرِيءٌ [berî΄]in cemʹi, ke- كَرِيم [kerîm] ve كِرَام [kirâm].
اَلْبَرَاءُ [el-berâ΄] (bâ’nın ve râ’nın fethiyle) Berî olan kimse; yukâlu: أَنَا بَرَاءٌ مِنْهُ وَخَلَاءٌ مِنْهُ لَا يُثَنَّى وَلَا يُجْمَعُ لِأَنَّهُ مَصْدَرٌ مِثْلُ سَمِعَ سَمَاعًا Ve
بَرَاءٌ [berâ΄] Ayın evvel gecesine dahi derler: سُمِّيَتْ بِذَلِكَ لِتَبَرُّؤِ الشَّمْسِ مِنَ الْقَمَرِ
اَلْبُرَاءُ [el-burâ΄] (bâ’nın zammıyla) Berî olan kimse, ke- عَجِيب [ʹacîb] ve عُجَاب [ʹucâb].
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı