اَلصَّمْلُ [eṡ-ṡaml] (حَمْلٌ [ḩaml] vezninde) Değnekle vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَمَلَ فُلَانًا بِالْعَصَا صَمْلًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا ضَرَبَهُ Ve bir nesne pekişip kaskatı olmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَمَلَ الشَّيْءُ إِذَا صَلُبَ وَاشْتَدَّ Ve ağaç suya kanmadığından sertlenip huşûnet peydâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَمَلَ الشَّجَرُ إِذَا لَمْ يَجِدْ رَيًّا فَخَشُنَ Ve taʹâmdan çekilmek maʹnâsınadır; yukâlu: صَمَلَ عَنِ الطَّعَامِ إِذَا كَفَّ عَنْهُ
اَلصُّمُلُّ [eṡ-ṡumull] (عُتُلٌّ [ʹutull] vezninde) Bünye ve hilkati şedîd ve muhkem adama denir.
اَلصُّمُلُّ [eṡ-ṡumull] (zammeteynle ve lâm’ın teşdîdiyle) Aʹzâsı kavî olan kimse, şedîdü’l-halk maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı