اَلْبَكَرُ [el-beker] (fethateynle) Bu dahi erken, بُكْرَةٌ [bukret] maʹnâsınadır.
اَلْبَكُرُ [el-bekur] (نَدُسٌ [nedus] vezninde) ve
اَلْبَكِرُ [el-bekir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) بُكُورٌ [bukûr]dan vasftır, seher-hîz olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ بَكُرُ وَبَكِرٌ أَيْ قَوِيٌّ عَلَى الْبُكُورِ
اَلْبُكْرُ [el-bukr] (bâ’nın zammı ve fethi ve kâf’ın sükûnuyla) Nâkanın veledine, ʹalâ-kavlin genç nâkaya ve ʹalâ-re΄yin ثَنِيٌّ [šamp;eniyy]e denir, جَذَعٌ [cežaʹ] olunca kadar yâhûd اِبْنُ مَخَاضٍ [ibnu meḣâḋ]ına denir, ثَنِيٌّ [šamp;eniyy] olunca kadar yâhûd اِبْنُ لَبُونٍ [ibnu lebûn]a denir yâhûd henüz بَازِلٌ [bâzil] olmayana denir. Cemʹi أَبْكُرٌ [ebkur] gelir, أَفْلُسٌ [eflus] gibi ve بُكْرَانٌ [bukrân] gelir bâ’nın zammıyla ve بَكَارَةٌ [bekâret] gelir bâ’nın fethi ve kesriyle.
اَلْبِكْرُ [el-bikr] (bâ’nın kesriyle) Henüz dûşîze olan kıza denir, عَذْرَاءُ [ʹažrâ΄] maʹnâsına. Cemʹi أَبْكَارٌ [ebkâr]dır. Masdarı بَكَارَةٌ [bekâret]tir ki kız bikr olmak maʹnâsınadır; عَذِرَةٌ [ʹažiret] gibi.
اَلْبُكُرُ [el-bukur] (zammeteynle) Cemʹi, hurmâ fidanları maʹnâsına.
اَلْبَكَرُ [el-beker] (fethateynle) بَكْرَةٌ [bekret]in cemʹidir. Ve bu şâzz olan cemʹlerdendir, zîrâ فَعْلَةٌ [faʹlet] vezni فَعَلٌ [faʹal] üzere cem olunmaz illâ birkaç kelime, حَلْقَةٌ [ḩalḵat] ile حَلَقٌ [ḩalaḵ] ve حَمْأَةٌ [ḩam΄et] ile حَمَأٌ [ḩame΄] ve بَكْرَةٌ [bekret] ile بَكَرٌ [beker] gibi. Ve حَمَأٌ [ḩame΄] ḩâ-i mühmele ile kara balçığa derler.
اَلْبَكْرُ [el-bekr] (bâ’nın fethi ve kâf’ın sükûnuyla) Devenin civân olanına derler. Ve
بَكْرٌ [Bekr] Bir kabîlenin babası adıdır ki Bekr b. Vâ΄il b. Ḵâsiṯ’tir.
اَلْبَكِرُ [el-bekir] (bâ’nın fethi ve kâf’ın kesriyle) Şol kimsedir ki işe erkenden mübâşeret eyleye, sâhib-i بُكُورٌ [bukûr] maʹnâsına ve kâf’ın sükûnu dahi gelmiştir, حَذِرٌ [ḩažir] ile حَذْرٌ [ḩažr] gibi.
اَلْبِكْرُ [el-bikr] (bâ’nın kesriyle) Kız oğlan. Ve
بِكْرٌ [bikr] Şol ʹavrete derler ki bir karın doğurmuş ola. Ve veledine dahi بِكْرٌ [bikr] derler gerek müzekker ve gerek mü΄ennes olsun. Ve
بِكْرٌ [bikr] Nâkanın bir karın doğuranına dahi derler. Ve
بِكْرٌ [bikr] Bir kerre vurmakla kesip ayırmağa dahi derler; yukâlu: ضَرْبَةٌ بِكْرٌ Ve fi’l-hadîsi: “كَانَتْ ضَرَبَاتُ عَلِيٍّ أَبْكَارًا إِذَا اعْتَلَى قَدَّ وَإِذَا اعْتَرَضَ قَطَّ” Yaʹnî “Depere vursa iki nîm ederdi ve arkırı vursa iki bölerdi.”
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı