اَلتَّطَاعُنُ [et-teṯâʹun] (تَفَاعُلٌ [tefâʹul] vezninde) ve
اَلطِّعِنَّانُ [eṯ-ṯiʹinnân] (kesreteynle ve nûn’un teşdîdiyle) ve
اَلْإِطِّعَانُ [el-iṯṯiʹân] (teşdîd-i ṯâ’yla إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) ve
اَلطِّعَانُ [eṯ-ṯiʹân] (قِتَالٌ [ḵitâl] vezninde) Mızrak dürtüşmek maʹnâsınadır; yukâlu: تَطَاعَنُوا فِي الْحَرْبِ تَطَاعُنًا وَطِعِنَّانًا وَاطَّعَنُوا إِطِّعَانًا وَطَاعَنُوا طِعَانًا إِذَا طَعَنَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا
اَلطَّعَنَانُ [eṯ-ṯaʹanân] (ṯâ’nın ve ʹayn’ın fethi ile) Kezâlik söz atmak; yukâlu: طَعَنَ فِيهِ بِالْقَوْلَ يَطْعُنُ طَعْنًا وَطَعَنَانًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ أَيْضًا Ve Ferrâ bu maʹnâların cemîʹisinde muzâriʹde fethi câ΄iz görüp bâb-ı sâlisten gelmesin revâ görmüştür.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı