el-bulet ~ اَلْبُلَةُ

Kamus-ı Muhit - البلة maddesi

اَلْبُلَةُ [el-bulet] (ثُبَةٌ [šamp;ubet] vezninde) Bu dahi büyük ve kaba odun bağına denir.

اَلْبُلَّةُ [el-bullet] (bâ’nın zammıyla) Tâze çayırın rutûbetine ve terliğine denir. Ve merʹâda kalan çayır bakiyyesine denir; yukâlu: بِالْمَرْعَى بُلَّةٌ أَيْ بَقِيَّةُ الْكَلَإِ Ve ʹayb ve nakîsa maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: طَوَاهُ عَلَى بُلَّتِهِ Ke-mâ se-yuzkeru ve bunda bâ’nın fethiyle câ΄izdir.

اَلْبَلَلُ [el-belel] (fethateynle) ve

اَلْبِلَّةُ [el-billet] (bâ’nın kesri ve lâm’ın teşdîdiyle) ve

اَلْبِلَالُ [el-bilâl] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve

اَلْبُلَالَةُ [el-bulâlet] (bâ’nın zammıyla) Yaşlık maʹnâsınadır; yukâlu: بِهِ بَلَلٌ وَبِلَّةٌ وَبِلَالٌ وَبُلَالَةٌ أَيْ نُدْوَةٌ

اَلْبَلَّةُ [el-bellet] (bâ’nın fethiyle ve zammıyla) Gençlik ve tâzelik hengâmının tarâvetine ve terliğine ıtlâk olunur; yukâlu: بِهِ بَلَّةُ الشَّبَابِ أَيْ طَرَاوَتُهُ Ve mugaylân gibi büyük meşe ağaçların çiçeğine yâhûd çiçekleri ʹakibinde zuhûr eden hurde tüy ve tiftik gibi nesneye denir. Ve عُرْفُطٌ [ʹurfuṯ] ve سَمُرٌ [semur] ağaçlarının çiçeklerine denir yâhûd onlardan hâsıl olan lüzûcetli şıraya denir ki meyân balı gibi nesnedir ve bunda bâ’nın kesriyle lügattır. Ve fakr u fâkadan sonra ikbâl eden zenginliğe ıtlâk olunur; tekûlu: شَكَرْتُ بَلَّةَ فُلَانٍ أَيْ غِنَاهُ بَعْدَ الْفَقْرِ Ve merʹâda kalan çayır bakiyyesine denir; bâ’nın zammıyla da câ΄izdir. Ve قَرَظٌ [ḵaraż] ağacının yemişine denir ki onunla dibâgat ederler, palamut olacaktır.

Vankulu Lugatı - البلة maddesi

اَلْبُلَّةُ [el-bullet] (bâ’nın zammıyla) Tâze otun yaşlığıdır.

اَلْبِلَّةُ [el-billet] (bâ’nın kesriyle) Mutlakan yaşlıktır, nedâvet maʹnâsına.

اَلْبَلَّةُ [el-bellet] (bâ’nın fethi ve lâm’ın teşdîdiyle) Nem-nâk olan nesne; yukâlu: رِيحٌ بَلَّةٌ أَيْ فِيهَا بَلَلٌ Ve

بَلَّةٌ [bellet] Hayr maʹnâsına da gelir; yukâlu: جَاءَنَا فُلَانٌ فَلَمْ يَأْتِنَا بِهَلَّةٍ وَلَا بَلَّةٍ İbnu’s-Sikkît eyitti: هَلَّةٌ [hellet] hâ’nın fethiyle ferahtan ve istihlâldendir. Ve بَلَّةٌ [bellet] بَلَلٌ [belel]den ve hayrdandır, yaʹnî “Sürûru ve hayrı mûcib nesne getirmedi.” Ve

بَلَّةٌ [bellet] Gâh olur şey΄ maʹnâsına da gelir; minhu kavluhum: مَا أَصَابَ هَلَّةً وَلَا بَلَّةً أَيْ شَيْئًا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı