اَلْعَشْوَةُ [el-ʹaşvet] (ʹayn’ın fethiyle) Karanlığa denir, zulmet maʹnâsına; ʹalâ-kavlin gecenin evvelinden rubʹuna dek geçen zamâna denir.
اَلْعُشْوَةُ [el-ʹuşvet] (ʹayn’ın zammı ve kesriyle) Gece vakti ıraktan görünen âteşe denir ki istiḋâ΄e için ona kasd ve teveccüh oluna. Ve beyân ve basîretsiz ve hidâyetsiz kör gibi görülmeden bir emr-i mültebise sataşmağa denir; bunda ʹayn’ın harekât-ı selâsıyla lügattir; yukâlu: رَكِبَ فُلَانٌ عُشْوَةً أَيْ بَاشَرَ أَمْرًا عَلَى غَيْرِ بَيَانٍ
اَلْعَشْوَةُ [el-ʹaşvet] (ʹayn’ın fethi ve şîn’in sükûnuyla) Bir zâhir olmayan nesneye mürtekib olmak.
اَلْعُشْوَةُ [el-ʹuşvet] (ʹayn’ın zammı ve kesri ve şîn’in sükûnuyla) Bi-maʹnâhâ; yukâlu: أَوْطَأْتَنِي عَشْوَةً وَعُشْوَةً وَعِشْوَةً أَيْ أَمْرًا مُلْتَبِسًا وَذَلِكَ إِذَا أَوْقَعْتَهُ بِهِ فِي حَيْرَةٍ أَوْ بَلِيَّةٍ Ve
عَشْوَةٌ [ʹaşvet] (ʹayn’ın fethiyle) Gecenin evvelinden rübʹuna varınca geçen zamâna dahi derler, Ebû Zeyd rivâyeti üzere. Ve
عَشْوَةٌ [ʹaşvet] Mutlakan gece karanusuna dahi derler; yukâlu: اَخَذْتُ عَلَيْهِمْ بِالْعَشْوَةِ أَيِ السَّوَادِ مِنَ اللَّيْلِ Ve
عُشْوَةٌ [ʹuşvet] (ʹayn’ın zammı ile) Âteş şuʹlesine dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı