اَلْعِفَاءُ [el-ʹifâ΄] (كِسَاءٌ [kisâ΄] vezninde) Devekuşunda olan çok tüylere denir. Ve bedende uzun ve firâvân kıllara denir. Ve sehâb yüzünde esvâb pürüzü şeklinde mer΄î olan nesnelere denir.
اَلْعَفَاءُ [el-ʹafâ΄] (سَمَاءٌ [semâ΄] vezninde) Mahv ve helâk olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَفَا أَثَرُهُ عَفَاءً إِذَا هَلَكَ
اَلْعِفَاءُ [el-ʹifâ΄] (ʹayn’ın kesri ve elifin meddiyle) Çok olan devekuşu yeleği.Ve çok olan deve tüyüne dahi derler; yukâlu: نَاقَةٌ ذَاتُ عِفَاءٍ
اَلْعَفَاءُ [el-ʹafâ΄] (ʹayn’ın fethi ve elifin meddiyle) Toprak, türâb maʹnâsına. Kâle Ṡafvân b. Muḩriz: “إِذَا دَخَلْتُ بَيْتِي فَأَكَلْتُ رَغِيفًا وَشَرِبْتُ عَلَيْهِ مَاءً فَعَلَيَّ الدُّنْيَا الْعَفَاءُ” Ve Ebû ʹUbeyd eyitti: عَفَاءٌ [ʹafâ΄] yıkılmağa ve helâk olmağa derler. Ve bu ʹArabların “عَلَيْهِمُ الدَّبَارُ” dedikleri gibidir bed-duʹâ mahallinde. Ve دَبَارٌ [debâr] geri dönmek ve rücûʹ etmek maʹnâsınadır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı