el-ʹiyâr ~ اَلْعِيَارُ

Kamus-ı Muhit - العيار maddesi

اَلْعِيَارُ [el-ʹiyâr] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Zehâb ve infilât maʹnâsından ismdir, bir nesneden sıyrılıp çıkar gibi gitmeğe denir.

اَلْعَيَّارُ [el-ʹayyâr] (طَيَّارٌ [ṯayyâr] vezninde) Dâ΄imâ beri öte gezinip oltası kesîr olan adama denir; maʹnâ-yı mezkûrdan me΄hûzdur; yukâlu: رَجُلٌ عَيَّارٌ إِذَا كَانَ كَثِيرَ الْمَجِيءِ وَالذَّهَابِ Ve her yeri gezip dolanması çok olan cüst ve tîz-fehm ve zekî adama denir; yukâlu: رَجُلٌ عَيَّارٌ أَيْ ذَكِيٌّ كَثِيرُ التَّطْوَافِ Ve arslana denir. Ve Ḣâlid b. Velîd’in feresi ismidir. Ve bir recül ʹalemidir.

Vankulu Lugatı - العيار maddesi

اَلْعِيَارُ [el-ʹiyâr] (ʹayn’ın kesriyle) Kîleyi ve terâzûyu ʹayâr etmek; yukâlu: عَايَرْتُ الْمَكَايِيلَ وَالْمَوَازِينَ عِيَارًا كَمَا يُقَالُ عَاوَرْتُ عَلَى مَا مَرَّ وَتَقُولُ عَايِرُوا بَيْنَ مَكَايِلِكُمْ وَمَوَازِنِكُمْ وَهُوَ فَاعِلُوا مِنَ الْعِيَارِ وَلَا تَقُلْ عَيِّرُوا

اَلْعَيَّارُ [el-ʹayyâr] (ʹayn’ın fethi ve yâ’nın teşdîdiyle) O cânibe bu cânibe neşâtından sıçrayan at ki birbiri ʹakibince sıçraya. Ve arslana dahi عَيَّارٌ [ʹayyâr] derler şikârın taleb etmeden o cânibe bu cânibe gelip gittiği için.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı