el-ʹaves ~ اَلْعَوَسُ

Kamus-ı Muhit - العوس maddesi

اَلْعَوَسُ [el-ʹaves] (fethateynle) Dıhk ve ekl ve tekellüm ederken avurtları içeri geçik olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَوِسَ الرَّجُلُ عَوَسًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا كَانَ يَدْخُلُ شِدْقَاهُ عِنْدَ الضَّحِكِ وَغَيْرِهِ

اَلْعُوسُ [el-ʹûs] (ʹayn’ın zammıyla) Bir cins koyun adıdır; ve yukâlu: هُوَ كَبْشٌ عُوسِيٌّ Şârihin beyânına göre tüyleri pek beyâz olanıdır.

اَلْعَوْسُ [el-ʹavs] (ʹayn’ın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) ve

اَلْعَوَسَانُ [el-ʹavesân] (fetehâtla) Gece gezip dolaşmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَاسَ الرَّجُلُ يَعُوسُ عَوْسًا وَعَوَسَانًا إِذَا طَافَ بِاللَّيْلِ Ve bir adam ʹayâlini idâre bâbında çalışıp emek çekmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَاسَ عَلَى عِيَالِهِ إِذَا كَدَّ عَلَيْهِمْ وَكَدَحَ Ve ʹayâlini nafakalandırmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَاسَ عِيَالَهُ إِذَا قَاتَهُمْ Ve

عَوْسٌ [ʹavs] ve

عِيَاسَةٌ [ʹiyâset] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Bir kimse mâlına gereği gibi takayyüd edip hoşça görüp gözetmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَاسَ مَالَهُ عَوْسًا وَعِيَاسَةً إِذَا أَحْسَنَ الْقِيَامَ عَلَيْهِ Ve kurt kısmı gece tuʹme talebiyle gezmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَاسَ الذِّئْبُ إِذَا طَلَبَ شَيْئًا يَأْكُلُهُ بِاللَّيْلِ

Vankulu Lugatı - العوس maddesi

اَلْعُوسُ [el-ʹûs] (ʹayn’ın zammı ve meddiyle) Koyun cinsinden bir nevʹdir.

اَلْعَوْسُ [el-ʹavs] (ʹayn’ın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Gece devr edip gezinmek; yukâlu: عَاسَ الذِّئْبُ إِذَا طَلَبَ شَيْئًا يَأْكُلُهُ Ve

عَوْسٌ [ʹavs] Mâl üzerine durup gereği gibi görüp gözetmek.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı