اَلْغَدُ [el-ġad] (ġayn’ın fethi ve dâl’ın tahfîfiyle) Erte güne denir ki yarın dahi taʹbîr olunur, Fârisîde ferdâ denir. Ve bunun aslı غَدْوٌ idi, bilâ-ʹivaz vâv hazf olundu; nisbetinde غَدِيٌّ [ġadiyy] ve غَدَوِيٌّ [ġadeviyy] denir isbât-ı vâv ile.
اَلْغَدُّ [el-ġadd] (مَدٌّ [medd] vezninde) ve
اَلْإِغْدَادُ [el-iġdâd] ve
اَلتَّغْدِيدُ [et-taġdîd] Deve gudde çıkarmak maʹnâsınadır; yukâlu: غُدَّ الْبَعِيرُ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ وَأَغَدَّ وَأُغِدَّ عَلَى الْمَعْلُومِ وَالْمَجْهُولِ وَغُدِّدَ عَلَى الْمَجْهُولِ فَهُوَ مَغْدُودٌ وَغَادٌّ وَمُغَدٌّ أَوْ لاَ يُقَالُ مَغْدُودٌ إِذَا صَارَ ذَا غُدَّةٍ Ve
إِغْدَادٌ [iġdâd] Darılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَغَدَّ عَلَيْهِ إِذَا غَضِبَ Esâs’ta bu mecâz olarak إِذَا انْتَفَخَ مِنَ الْغَضَبِ كَأَنَّهُ بَعِيرٌ بِهِ غُدَّةٌ ʹibâretiyle mersûdur. Ve
إِغْدَادٌ [iġdâd] Bir adamın devesi gudde çıkarmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَغَدَّ الْقَوْمُ إِذَا غُدَّتْ إِبِلُهُمْ Ve
تَغْدِيدٌ [taġdîd] Bir adam kendi hisse ve nasîbini almak maʹnâsınadır; yukâlu: غَدَّدَ فُلاَنٌ تَغْدِيدًا إِذَا أَخَذَ نَصِيبَهُ Ve bu maʹnâ-yı âtîden me΄hûzdur.
اَلْغَدُ [el-ġad] (ġayn’ın fethi ve dâl’ın tahfîfiyle) Yarın maʹnâsına.Aslı غَدْوٌ idi, âhirinden vâv hazf olundu, bilâ-ʹıvaz.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı