el-ġayyiš ~ اَلْغَيِّثُ

Kamus-ı Muhit - الغيث maddesi

اَلْغَيِّثُ [el-ġayyišamp;] (صَيِّبٌ [ṡayyib] vezninde) Sîga-i mübâlagadır, şiddetle yağan matar-ı kesîre denir. Ve ʹArablar فَرَسٌ ذُو غَيِّثٍ derler, gittikçe seğirtmesini arttırır olan soluklu yüğrük at demektir; yukâlu: فَرَسٌ ذُو غَيِّثٍ إِذَا كَانَ يَزْدَادُ جَرْيًا بَعْدَ جَرْيٍ Ve بِئْرٌ ذَاتُ غَيِّثٍ derler, ذَاتُ مَادَّةٍ maʹnâsına ki menbaʹı yâhûd mecrâsı olmakla aslâ noksân bulmayıp alındıkça medd eder olan kuyu demektir. Ve Ġayyišamp; b. ʹAmr b. el-Ġavšamp;’dir ki Ṯayyi΄ kabîlesindendir.

اَلْغَيْثُ [el-ġayšamp;] (ġayn’ın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Yağmura denir, ʹalâ-kavlin şol yağmura denir ki misâha-i arzı bir berîd yaʹnî on iki mîl mesâfeye şâmil ola; yukâlu: نَزَلَ الْغَيْثُ أَيِ الْمَطَرُ أَوِ الَّذِي يَكُونُ عَرْضُهُ بَرِيدًا Ve

غَيْثٌ [ġayšamp;] Yağmur ile nâbit olan çayıra ve çemene ıtlâk olunur sebebiyyet ʹalâkasıyla; yukâlu: وقَعَتَ الْمَاشِيَةُ عَلَى الْغَيْثِ وَهُوَ الْكَـَلأُ يَنْبُتُ بِمَاءِ السَّمَاءِ Ve

غَيْثٌ [ġayšamp;] Masdar olur, yağmur yağdırmak maʹnâsına; yukâlu: غَاثَ اللهُ الْبِلاَدَ يَغِيثُ غَيْثًا أَيْ أَنْزَلَ بِهَا الْمَطَرَ Ve yere yağmur nâzil olmak maʹnâsınadır; yukâlu: غَاثَ الْغَيْثُ اْلأَرْضَ إِذَا أَصَابَهَا وَنَزَلَ بِهَا ve yukâlu: غِيثَتِ اْلأَرْضُ تُغَاثُ عَلَى بِنَاءِ الْمَفْعُولِ فَهِيَ أَيِ اْلأَرْضُ مَغِيثَةٌ وَمَغْيُوثَةٌ Ve ağacın çiçekleri açmağa başlamak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: غَاثَ النَّوْرُ إِذَا أَضَاءَ Ve

غَيْثٌ [Ġayšamp;] Esmâ-i ricâldendir: Ġayšamp; b. Murayṯa, Benî ʹAbs ve Ġayšamp; b. ʹÂmir, Temîm kabîlelerindendir.

Vankulu Lugatı - الغيث maddesi

اَلْغَيْثُ [el-ġayšamp;] (ġayn’ın fethiyle ve yâ’nın sükûnuyla) Yağmur ve yağmur yağmağa dahi derler; yukâlu: غَاثَ الْغَيْثُ الْأَرْضَ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَصَابَهَا Ve yağdırmak maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: غَاثَ اللهُ الْبِلَادَ يَغِيثُهَا Ve binâ-i mechûl üzere غِيثَتِ الْأَرْضُ تُغَاثُ غَيْثًا dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı