اَلْقِرْسُ [el-ḵirs] (ḵâf’ın kesriyle) ve
اَلْقِرْقِسُ [el-ḵirḵis] (زِبْرِجٌ [zibric] vezninde) Hurde sineklere denir.
اَلْقَرَسُ [el-ḵares] (fethateynle) Don ve donmuş nesneye denir; yukâlu: شَيْءٌ قَرَسٌ أَيْ جَامِدٌ Ve
قَرَسٌ [ḵares] Masdar olur, soğuk müştedd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَرِسَ الْبَرْدُ قَرَسًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَدَّ
اَلْقَرْسُ [el-ḵars] (دَرْسٌ [ders] vezninde) Şedîd soğuğa denir; tekûlu: مَا هَذَا الْقَرْسُ أَيِ الْبَرْدُ الشَّدِيدُ Ve soğuk nesneye denir; yukâlu: مَاءٌ قَرْسٌ أَيْ بَارِدٌ Ve be-gâyet bârid ve kesîf olan kırağıya denir; yukâlu: نَزَلَ فِي هَذَا الصُّبْحِ قَرْسٌ أَيْ صَقِيعٌ أَكْثَفُ وَأَبْرَدُ Ve
قَرْسٌ [ḵars] Masdar olur, donmak maʹnâsına; yukâlu: قَرَسَ الْمَاءُ قَرْسًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا جَمُدَ Ve soğuk müştedd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَسَ الْبَرْدُ إِذَا اشْتَدَّ
اَلْقَرَسُ [el-ḵaras] (fethateynle) Soğuk müştedd olmak maʹnâsında lügattır; yukâlu: قَرِسَ الْبَرْدُ قَرَسًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve İbnu’s-Sikkît eyitti: قَرَسٌ [ḵaras] جَامِدٌ [câmid] maʹnâsınadır, lâkin Ebu’l-Ġavšamp; bu maʹnâya inkâr etti.
اَلْقَرْسُ [el-ḵars] (ḵâf’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Ziyâde soğuk, berd-i şedîd maʹnâsına; yukâlu: لَيْلَةٌ ذَاتُ قَرْسٍ أَيْ بَرْدٍ شَدِيدٍ ve
قَرْسٌ [ḵars] Soğuk berk olmağa dahi derler; yukâlu: قَرَسَ الْبَرْدُ يَقْرِسُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا اشْتَدَّ Ve
قَرْسٌ [ḵars] Donmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: قَرَسَ الْمَاءُ إِذَا جَمَدَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı