اَلْقَوْفُ [el-ḵavf] (خَوْفٌ [ḣavf] vezninde) ve
اَلْقِيَافَةُ [el-ḵiyâfet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) İz sürüp gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَافَ أَثَرَهُ يَقُوفُ قَوْفًا وَقِيَافَةً إِذَا تَبِعَهُ كَمَا قَفَا أَثَرَهُ يَقْفُوهُ قَفْوًا
اَلْقُوفُ [el-ḵûf] (ḵâf’ın zammıyla) Kulağın yukarısına denir, ʹalâ-kavlin deliğinin dâ΄iresine denir. Ve
قُوفٌ [ḵûf] ve
قُوفَةٌ [ḵûfet] Boyun çukurunda biten saça denir; yukâlu: أَخَذَهُ بِقُوفِ رَقَبَتِهِ وَقُوفَتِهَا أَيْ بِصُوفِهَا وَصُوفَتِهَا
اَلْقُوفُ [el-ḵûf] (ḵâf’ın zammı ve meddiyle) Kulağın yukarısı aʹlâ-yı üzün maʹnâsına. Ve götürü boyun maʹnâsına da gelir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı