اَلْمِقْوَالُ [el-miḵvâl] (مِحْرَابٌ [miḩrâb] vezninde) ve
اَلْقُوَلَةُ [el-ḵuvelet] (هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) Hoş-gûy ve nâzük-sühan adana denir, ʹalâ-kavlin talâkatli fesâhatli, kesîrü’l-kavl adama denir; yukâlu: رَجُلٌ قَوَّالٌ وَقَوَّالَةٌ وَتِقْوَلَةٌ وَتِقْوَالَةٌ وَمِقْوَلٌ وَمِقْوَالٌ وَقُوَلَةٌ أَيْ حَسَنُ الْقَوْلِ أَوْ كَثِيرُهُ لَسِنٌ Ve mü΄ennesinde مِقْوَلٌ [miḵvel] ve مِقْوَالٌ [miḵvâl] denir. Ve bu maʹnâdan ism قَالَةٌ [ḵâlet] ve قِيلٌ [ḵîl] ve قَالٌ [ḵâl]dir ki güzel söz yâhûd çok söz demek olur. Ve şol قَالٌ [ḵâl] ve قِيلٌ [ḵîl] ki “إِنَّهُ نَهَى عَنْ قِيلٍ وَقَالٍ” hadîsinde vâriddir, قَالٌ [ḵâl]den murâd ibtidâ-yı kelâm ve قِيلٌ [ḵîl]den murâd cevâbdır ki sıhhat ve hakîkati maʹlûm olmayan beyhûde su΄âl ve cevâbdan nehy eylemişlerdir. Bu maʹnâ masdar yâhûd ism olmalarına mebnîdir.
اَلْقَوْلَةُ [el-ḵavlet] (vezn-i mezkûr üzere) Bi-maʹnâhu. Ve
اَلْمَقَالُ [el-maḵâl] (mîm’in fethiyle) Bi-maʹnâhu kezâlik; yukâlu: قَالَ يَقُولُ قَوْلًا وَقَوْلَةً وَمَقَالًا
اَلْقُوَلَةُ [el-ḵuvelet] (ḵâf’ın zammı ve vâv’ın fethiyle هُمَزَة [humezet] vezni üzere) Bi-maʹnâhu eyzan.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı