اَلْقَوْقُ [el-ḵavḵ] (ḵâf’ın fethiyle) ve
اَلْقَوْقَأَةُ [el-ḵavḵa΄et] (دَحْرَجَةٌ [daḩrecet] vezninde) Tavuk kak kak diye kakalamak maʹnâsınadır; yukâlu: قَاقَتِ الدَّجَاجَةُ تَقُوقُ قَوْقًا وَقَوْقَأَتْ قَوْقَأَةً إِذَا صَوَّتَتْ
اَلْقُوقُ [el-ḵûḵ] (ḵâf’ın zammıyla) ve
اَلْقَاقُ [el-ḵâḵ] (حَالٌ [ḩâl] vezninde ki aslı قَوَقٌ idi fethateynle) ve
اَلْقِيقُ [el-ḵîḵ] (ḵâf’ın kesriyle) Haddi mütecâviz uzun olan kişiye denir; yukâlu: رَجُلٌ قُوقٌ وَقَاقٌ وَقِيقٌ أَيِ الْفَاحِشُ الطُّولِ Ve
قُوقٌ [ḵûḵ] Bir cins boynu uzun su kuşuna denir. Ve ʹavretin fercine denir. Ve kayâsire-i Rûm’dan bir kayserin adıdır, denânîr-i قُوقِيَّةٌ [ḵûḵiyyet] ona mensûbdur. Mü΄ellif bunu fâ΄ ile de zikr eylemiştir. Şârih der ki ona قُوقَا [Ḵûḵâ] dahi derler idi. Zâhiren قُوقَا [ḵûḵâ] dedikleri kisvet-i Evrâm ona mensûbdur. Ve
قَاقٌ [ḵâḵ] Hafîf ve şelfe, sebük-meşreb ahmak adama denir; yukâlu: رَجُلٌ قَاقٌ أَيْ أَحْمَقُ طَائِشٌ
اَلْقُوقُ [el-ḵûḵ] (ḵâf’ın zammı ve meddiyle) Ziyâde uzun olan kimse.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı