اَلْكِتْنُ [el-kitn] (kâf’ın kesriyle) ve
اَلْكَتِنُ [el-ketin] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Çanağa denir.
اَلْكَتَنُ [el-keten] (kâf’ın ve tâ-yı fevkiyyenin fethiyle) Ocaklarda ve baʹzı mahallerde olan tütün bulaşığına ve eserine denir ki is ve mücessemine kurum taʹbîr olunur; yukâlu: بِهِ كَتَنٌ أَيْ لَطْخُ الدُّخَانِ Ve baʹzı dudakta olan morluğa denir; yukâlu: بِشَفَتِهِ كَتَنٌ أَيْ سَوَادٌ Ve bir nesne lüzûcetli ve yelmeşik olmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَتِنَ الشَّيْءُ كَتَنًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا تَلَزَّجَ Ve hurmâ ağacının diplerinde olan toprağa denir. Ve kîr ve pâsa denir; yukâlu: بِثَوْبِهِ كَتَنٌ أَيْ دَرَنٌ وَوَسَخٌ Ve bu manâların mecmûʹunda masdar olur; yukâlu: كَتِنَ الدُّخَانُ بِالْبَيْتِ كَتَنًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَطَخَ بِهِ وَيُقَالُ كَتِنَ ثَوْبُهُ إِذَا دَرِنَ وَوَسِخَ
اَلْكَتَنُ [el-keten] (fethateynle) Kîr, vesah maʹnâsına. Ve tütün eseridir ki evlerde olur. Ve devenin dudağı ot yemeden göğermeğe dahi derler; yukâlu: كَتِنَتْ جَحَافِلُ الْبَعِيرِ مِنْ أَكْلِ الْعُشْبِ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَزِقَ بِهِ أَثَرُ خُضْرَتِهِ
اَلْكَتِنُ [el-ketin] (kâf’ın fethi ve tâ’nın kesri ile) Şol kırbadır ki kîrlenip yelmeşik ola; yukâlu: سِقَاءٌ كَتِنٌ إِذَا تَلَزَّجَ بِهِ الدَّرَنُ Ve تَلَزُّجٌ [telezzuc] zâ’yla ve cîm’le yelmeşik olmak. Ve دَرَنٌ [deren] dâl ve râ΄-i mühmeleteynle kîr maʹnâsınadır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı