اَلْكُثْرُ [el-kušamp;r] (kâf’ın zammıyla) Bu dahi çokluğa denir, كَثْرَةٌ [kešamp;ret] gibi; ve minhu yukâlu: اَلْحَمْدُ لِلَّهِ عَلَى الْقُلِّ وَالْكُثْرِ أَيْ عَلَى الْقِلَّةِ وَالْكَثْرَةِ Ve bir şey΄in ekser ve muʹzamına denir; yukâlu: لَهُ كُثْرُ الْمَالِ أَيْ مُعْظَمُهُ وَأَكْثَرُهُ
اَلْكَثْرُ [el-kešamp;r] (عَدْلٌ [ʹadl] vezninde) ve
اَلْكَثِيرُ [el-kešamp;îr] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve
اَلْكُثَارُ [el-kušamp;âr] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) ve
اَلْكَاثِرُ [el-kâšamp;ir] (صَاحِبٌ [ṡâḩib] vezninde) ve
اَلْكَيْثَرُ [el-keyšamp;er] (صَيْقَلٌ [ṡayḵal] vezninde) Çok nesneye denir. Ve
كُثَارٌ [kušamp;âr] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Cemâʹât maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: فِي الدَّارِ كُثَارٌ مِنَ النَّاسِ أَيْ جَمَاعَاتٌ Burada كَاثِرٌ yine bâb-ı mübâlagadandır ki bâb-ı evvelden mutasarrıftır; yukâlu: كَاثَرُوهُمْ فَكَثَرُوهُمْ أَيْ كَانُوا أَكْثَرَ مِنْهُمْ ve
كَثِيرٌ [Kešamp;îr] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Bir recül adıdır. Ve
كَيْثَرٌ [keyšamp;er] (صَيْقَلٌ [ṡayḵal] vezninde) Hayr ve ihsânı pek çok adama denir; yukâlu: هُوَ كَيْثَرٌ أَيْ خَيْرٌ مِعْطَاءٌ
اَلْكَثَرُ [el-kešamp;er] (fethateynle) Hurmâ ağacının nihâyetinde biten nesne ki ona hurmâ göbeği derler ve جُمَّارَةٌ [cummâret] dahi derler, cîm’le ve râ-i mühmele ile. Ve baʹzılar hurmâ ağacının ibtidâ çıkan yemişidir dediler. Ve fi’l-hadîsi: “لَا قَطْعَ فِي ثَمَرٍ وَلَا كَثَرٍ”
اَلْكُثْرُ [el-kušamp;r] (kâf’ın zammı ve šamp;â’nın sükûnuyla) Çok mâl maʹnâsınadır; yukâlu: مَا لَهُ قُلٌّ وَلَا كُثْرٌ ve yukâlu: اَلْحَمْدُ لِلَّهِ عَلَى الْقُلِّ وَالْكُثْرِ Ve اَلْقِلِّ وَالْكِثْرِ dahi lügattır kesrle.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı