el-mucenneb ~ اَلْمُجَنَّبُ

Kamus-ı Muhit - المجنب maddesi

اَلْمَجْنُوبٌ [el-mecnûb] ve

اَلْمُجَنَّبُ [el-mucenneb] (مُعَظَّمٌ [muʹażżam] vezninde) Yedekte çekilen nesnedir, yedek atı gibi.

اَلْجَنَبُ [el-ceneb] (fethateynle) ve

اَلْمَجْنَبُ [el-mecneb] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) Bir nesneyi itip yanına doğru çekmek maʹnâsınadır, yedek çekmek gibi; yukâlu: جَنَبَهُ جَنْبًا وَمَجْنَبًا اِذَا قَادَهُ إِلَى جَنْبِهِ Ve

جَنَبٌ [ceneb] (fethateynle) Davar kısmına ʹârız olan aksaklık gibi yürüyüş hâletine denir ki yanlarını çekerek yan yan yürümekten ʹibârettir. Baʹzen pek susuzluktan ve baʹzen fütûrdan nâşî olur. Ve

جَنَبٌ [ceneb] Ziyâdesiyle susuzluktan devenin öykeni yanına yapışmak maʹnâsınadır. Ve kasîr nesneye denir. Ve şol جَلَبٌ [celeb] ki “لاَ جَلَبَ وَلاَ جَنَبَ” hadîsinde vârid olmuştur, ödül meydânında yanınca bir yedek at alıp altında olan at yoruldukta o yedeğe binip bu vechile âherleri sebk eylemekten ʹibârettir. Ve zekât husûsunda جَنَبٌ [ceneb], zekât-ı emvâl alan voyvoda mahall-i zekât olan yerden baʹîd mevziʹe varıp emvâlin yanına gelmesini emr eylemek yâhûd mâl sâhibi mâlını mevziʹinden tebʹîd eylemekle voyvoda taleb-i zekât için dûr u dırâz tekellüfle varmağa muhtâc olmaktan ʹibârettir. Hülâsa جَلَبٌ [celeb] ve جَنَبٌ [ceneb] iki mâddede olacaklardır, biri sibâk ve biri zekât husûsundadır. İkisinden dahi nehy-i şerʹî sâdır olmuştur, niteki “ج،ل،ب” mâddesinde beyân olundu.

اَلْمِجْنَبُ [el-micneb] (مِنْبَرٌ [minber] vezninde) ve

اَلْمَجْنَبُ [el-mecneb] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) Çok şey΄e denir, hayrdan ve gerek şerden olsun; tekûlu: إِنَّ عِنْدَنَا لَخَيْرًا مَجْنَبًا وَشَرًّا مَجْنَبًا أَيْ كَثِيرًا Ve

مِجْنَبٌ [micneb] (مِنْبَرٌ [minber] vezninde) Perdeye ıtlâk olunur, سِتْرٌ [sitr] maʹnâsına. Ve şol kapı tahtası tarzında nesneye denir ki bal sağan kimse orada sinip arının kovanını oradan açıp siperlenerek bal sağar. Ve

مِجْنَبٌ [micneb] Arâzî-i ʹAcemin ʹArab serhaddına müntehî olan nihâyetine denir. Ve kalkana denir, تُرْسٌ [turs] maʹnâsına. Ve bu maʹnâda mîm’in zammıyla câ΄izdir. Ve kürek ve sıyırkı taʹbîr olunan âlete denir ki demirden ve tahtadan dişsiz tarak şeklinde ve aşağısı yufka ve keskin olur, onunla tarlalarda ve bâgçelerde dolap ve havuzun yukarıları gibi yüksekçe yerlere toprak çekilir.

Vankulu Lugatı - المجنب maddesi

اَلْمَجْنَبُ [el-mecneb] (mîm’in ve nûn’un fethiyle) Çok nesne, kesîr maʹnâsına; yukâlu: إِنَّ عِنْدَنَا لَخْيَراً مَجْنَبًا وَشَرًّا مَجْنَبًا أَيْ كَثِيرًا

اَلْمِجْنَبُ [el-micneb] (bi-kesri’l-mîm ve fethi’n-nûn) Kalkan, جُنَّةٌ [cunnet] maʹnâsına. Ve arâzî-i ʹAcemin aksâsıdır, arz-ı ʹAraba varınca ve arâzî-i ʹArabın arâzî-i ʹAceme akreb olanıdır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı