اَلْمَعْدَةُ [el-maʹdet] (hâ’yla) ve
اَلْمُتَمَعِّدَةُ [el-mutemaʹʹidet] (مُتَمَكِّنَةٌ [mutemekkinet] vezninde) Bunlar da ter ü tâze hurmâya denir; yukâlu: رُطَبَةٌ مَعْدَةٌ وَمُتَمَعِّدَةٌ أَيْ طَرِيَّةٌ
اَلْمَعِدَةُ [el-maʹidet] (كَلِمَةٌ [kelimet] vezninde) ve
اَلْمِعْدَةُ [el-miʹdet] (رِعْدَةٌ [riʹdet] vezninde) Cevf-i bedende ekl olunan taʹâm bağırsaklara inmezden mukaddem vardığı yere denir ki kursak taʹbîr olunan zarftır; أَظْلاَفٌ [ażlâf] ve أَخْفَافٌ [aḣfâf] sâhibi hayvânların işkenbesi menzilindedir. Kuş kısmında olan taşlık taʹbîr olunur. Cemʹleri مَعِدٌ [maʹid] gelir, كَتِفٌ [ketif] vezninde ki cemʹ-i cinsidir ve مِعَدٌ [miʹad] gelir, عِنَبٌ [ʹineb] vezninde. Zâhiren bu cedb maʹnâsından yâhûd fesâd maʹnâsından me΄hûzdur; yukâlu: اِشْتَكَى مَعِدَتَهُ وَمِعْدَتَهُ وَهِيَ مَوْضِعُ الطَّعَامِ قَبْلَ انْحِدَارِهِ إِلَى الْأَمْعَاءِ وَهُوَ لَنَا بِمَنْزِلَةِ الْكَرِشِ لِلْأَظْلاَفِ وَالْأَخْفَافِ
اَلْمَعِدَةُ [el-meʹidet] (mîm’in fethi ve ʹayn’ın kesriyle) Kursak ki insânda o şol şikenbe menzilesindedir ki geviş getiren hayevânâtta vardır.
اَلْمِعْدَةُ [el-miʹdet] (mîm’in kesri ve ʹayn’ın sükûnuyla) Kezâlik مَعِدَةٌ [meʹidet] maʹnâsında lügattır, İbnu’s-Sikkît rivâyetinde.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı