اَللَّبِنَةُ [el-lebinet] (فَرِحَةٌ [feriḩat] vezninde) ve
اَللَّبِينَةُ [el-lebînet] (سَفِينَةٌ [sefînet] vezninde) ve
اَلْمُلْبِنُ [el-mulbin] (مُحْسِنٌ [muḩsin] vezninde) ve
اَلْمُلْبِنَةُ [el-mulbinet] (مُحْسِنَةٌ [muḩsinet] vezninde) Bunlar da sütlü hayvâna denir yâhûd sütü birikmek için sağılmayıp memesinde terk ve ibkâ olunmuşa denir.
اَلْمِلْبَنُ [el-milben] (مِنْبَرٌ [minber] vezninde) Süt süzecek süzgüye denir. Ve süt sağacak kaba denir ki külek taʹbîr olunur. Ve kerpiç kesecek kalıba denir, ʹalâ-kavlin kerpiç taşıyacak teskereye denir.
اَلْمُلَبَّنُ [el-mulebben] (mîm’in zammı ve bâ’nın fethi ve teşdîdiyle) فَلَاتَجٌ [felâtec] dedikleri nesne ve فَلَاتَجٌ [felâtec] fâ’nın ve tâ΄-i fevkânînin fethiyle baʹzı nüshada lügat-ı Neysâbûr üzere furâtedir demiş ki pestil demek olur. Cevherî eydür: Ben zann ederim ki bu müvelled ola.
اَلْمُلْبِنُ [el-mulbin] (mîm’in zammı ve bâ’nın kesriyle) Şol nâkadır ki memesine sütü gelmiş ola; yukâlu: أَلْبَنَتِ النَّاقَةُ فَهِيَ مُلْبِنٌ
اَلْمِلْبَنُ [el-milben] (mîm’in kesri ve lâm’ın sükûnu ve bâ’nın fethiyle) Kerpiç kâlıbı. Ve
مِلْبَنٌ [milben] Süt kabına dahi derler, مِحْلَبٌ [miḩleb] maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı