اَلسَّكُّ [es-sekk] (شَكٌّ [şekk] vezninde) Ensere denir, mîh ve mismâr maʹnâsına, سَكِّيٌّ [sekkiyy] dahi denir; cemʹi سِكَاكٌ [sikâk]tır sîn’in kesriyle ve سُكُوكٌ [sukûk]tur zammla. Ve daracık kuyuya denir; sîn’in zammıyla da lügattır. Ve doğru yapılmış râst ve hemvâr binâya denir. Kezâlik doğru kazılmış çukura denir. Ve masdar olur, bir nesnenin önünü tutup kapamak maʹnâsınadır; yukâlu: سَكَّهُ سَكًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا سَدَّهُ Ve iki kulağı diplerinden kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: سَكَّ أُذُنَيْهِ إِذَا اصْطَلَمَهُمَاVe kapının arkasına kol demiri kakmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَكَّ الْبَابَ إِذَا ضَبَّبَهُ بِالْحَدِيدِVe devekuşu çımkırmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَكَّ النَّعَامُ مَا فِي بَطْنِهِ إِذَا أَلْقَاهُVe ishâlle yestehlemek maʹnâsınadır; yukâlu: سَكَّ سَلْحَهُ إِذَا رَمَى بِهِ رَقِيقًا Ve
سَكٌّ [sekk] Halkaları ve gözenekleri daracık zırha denir; yukâlu: جَاءَ وَعَلَيْهِ سَكٌّ أَيْ دِرْعٌ ضَيِّقَةُ الْحَلَقِ
اَلسُّكُّ [es-sukk] (sîn’in zammı ile) şol kuyudur ki ağzından dibine varınca dar ola, Ebû Zeyd rivâyeti üzere. Ve ʹakreb yuvasına dahi سُكٌّ [sukk] derler. Ve
سُكٌّ [sukk] Kezâlik tîbden bir nevʹdir.
اَلسِّكَاكُ [es-sikâk] (sîn’in kesriyle) Cemʹi, mismârlar maʹnâsına. Ve
سَكٌّ [sekk] Halkaları dar olan zırha dahi derler. Ve
سَكٌّ [sekk] Kapı eşiğine yassı demir mîhlamağa dahi derler, تَضْبِيبُ الْبَابِ maʹnâsına. Ve
سَكٌّ [sekk] Kulağı dibinden kesmeğe dahi derler; yukâlu: سَكَّهُ يَسُكُّهُ إِذَا اصْطَلَمَ أُذُنَيْهِ Ve
سَكٌّ [sekk] Lînet üzere olmağa dahi derler; yukâlu: هُوَ يَسُكُّ سَكًّا إِذَا رَقَّ مَا يَجِيءُ مِنْهُ مِنَ الْغَائِطِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı