اَلْغَمَزُ [el-ġamez] (fethateynle) Mâlın döküntüsü رُذَالُ الْمَالِ [ružâlu’l-mâl] maʹnâsına. Ve
غَمَزٌ [ġamez] Recül-i zaʹîfe dahi derler, merd-i nâ-tüvân maʹnâsına.
اَلْغَمْزُ [el-ġamz] (ġayn’ın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Bir nesneyi eliyle sıkmak. Ve göz kıpmağa dahi derler; yukâlu: غَمَزْتُهُ بِعَيْنِي Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿وَإِذَا مَرُّوا بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ﴾ (المطففين 30) Ve halkı birbirine koğlamağa dahi derler. Ve
غَمْزٌ [ġamz] Davar yürürken yelmeğe dahi derler, lengîden maʹnâsına. Ve bu takrîrden fehm olunur ki sâhib-i Ṡurâḩ’ın غَمْزٌ [ġamz] “nişânden be-zemîn” dediği sehv-i mahz olur, zîrâ mezbûr “nişânden be-zemîn” kelâmını Cevherî’nin غَمَزْتُ الشَّيْءَ بِيَدِي dediğin tefsîr mahallinde zikr etmiştir. Ve eger maʹnâ-yı müstakil olursa Cevherî’nin zikr ettiği belki ʹâmme-i ehl-i lügat zikr ettiği maʹnâlardan hâric olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı