fetaḵ ~ فَتَقٌ

Kamus-ı Muhit - فتق maddesi

اَلْفَتْقُ [el-fetḵ] (fâ’nın fethi ve tâ’nın sükûnuyla) Yarmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَتَقَ الشَّيْءَ فَتْقًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا شَقَّهُ Ve

فَتْقٌ [fetḵ] Şakk-ı ʹasâ-yı cemâʹat maʹnâsına müstaʹmeldir ki ittifâkları yâhûd musâlahaları bozulup niyyetlerine şikâk düşüp harb ve kıtâl rücûʹ eylemekten ʹibârettir; yukâlu: فَتَقَ فُلَانٌ بَيْنَهُمْ أَيْ شَقَّ عَصَاهُمْ فَرَجَعَ الْحَرْبُ بَيْنَهُمْ Ve şafak söküp fecr yeri ağarmak maʹnâsına müstaʹmeldir; bunda fethateynle câ΄izdir; yukâlu: أُنْظُرْ إِلَى فَتْقِ الْفَجْرِ أَيِ الصُّبْحِ Ve şol yere ıtlâk olunur ki etrâf ve havâlîsine yağmur yağıp oraya yağmaya. Ve bu فَاتِقٌ [fâtiḵ] maʹnâsınadır ki gûyâ ki etrâfını şakk etmiş olur; tekûlu: نَزَلْنَا فِي فَتْقِ الْمَوَاضِعِ وَهُوَ مَوْضِعٌ لَمْ يُمْطَرْ وَقَدْ مُطِرَ مَا حَوْلَهُ Ve

فَتْقٌ [fetḵ] Kasık yarığı taʹbîr olunan ʹillete denir. Mü΄ellif îcâz vechiyle taʹrîf eylemekle tafsîli budur ki ʹillet-i mezbûre teferruk-ı ittisâldır, yaʹnî şol yarıktır ki kasığın perdeleri altında muhtebes olan cismin teferruk-ı ittisâl sebebiyle hârice nüfûz eylemesidir. Ve gâhca أُنْثَيَيْنِ [unšamp;eyeyn]in üstünde olan iki mecrâların yırtılıp vâsiʹ olmasına ıtlâk olunur. Bu takdîrce kîs-i أُنْثَيَيْنِ [unšamp;eyeyne] iç yağı veyâ perde veyâ bağırsak nâzil olur, husûsan أَعْوَرُ [aʹver] dedikleri bağırsak nâzil olur yâhûd yarıktan çıkan şey΄-i galîz yeldir veyâ mâ΄iyyetli veyâ demeviyyetli rutûbettir. Ve bu ʹillet sıbyândan gayrıya hâdis olursa bür΄ ve ifâkati yoktur. Ve debe dedikleri bunun şedîd olanıdır ki ünseyeyne emʹânın nüzûlüyle büyüyüp قَرْعَةٌ [ḵarʹat] tarzında olur. Ve

فَتْقٌ [fetḵ] Geniş ve küşâde ve meydânlı yere ıtlâk olunur; yukâlu: خَرَجَ إِلَى فَتْقٍ أَيْ إِلَى مَا انْفَرَجَ وَاتَّسَعَ Ve hamura mâye katmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَتَقَ الْعَجِينَ فَتْقًا إِذَا جَعَلَ الْفِتَاقَ فِيهِ Ve

فَتْقٌ [fetḵ] Âfet ve nâzile ve hâdiseye ıtlâk olunur, deyn ve maraz ve fakr gibi; cemʹi فُتُوقٌ [futûḵ] gelir; yukâlu: أَصَابَتْهُمْ فُتُوقٌ أَيْ آفَاتٌ كَالدَّيْنِ وَالْفَقْرِ وَالْمَرَضِ

Vankulu Lugatı - فتق maddesi

اَلْفَتَقُ [el-fetaḵ] (fethateynle) ʹAvretin ferci bitişik olmamak;فَتْقَاءُ [fetḵâ΄]ın masdarıdır. Ve

فَتَقٌ [fetaḵ] Subha dahi derler. Ve

فَتَقٌ [fetaḵ] Ucuzluk yılına dahi derler; tekûlu minhu: فَتِقَ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ

اَلْفَتْقُ [el-fetḵ] (fâ’nın fethi ve tâ’nın sükûnuyla) Yarmak, şakk maʹnâsına; tekûlu: فَتَقْتُ الشَّيْءَ فَتْقًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا شَقَقْتَهُ Ve

فَتْقٌ [fetḵ] Meşkin içine bir nesne idhâl etmek ile yaramaz râyiha çıkarmağa dahi derler. Ve

فَتْقٌ [fetḵ] Cemâʹatin beyninde ʹasâ münşakk olmağa yaʹnî mâ-beynlerinde muhârebe vâkiʹ olmağa dahi derler ki شَقُّ عَصَا[şaḵḵu ʹaṡâ] sulh bozulmadan kinâyedir. Ve

فَتْقٌ [fetḵ] Bir ʹillettir ki karnın yufka yerlerinde vâkiʹ olur, debe olan adamda vâkiʹ olduğu gibi.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı