futuḩ ~ فُتُحٌ

Kamus-ı Muhit - فتح maddesi

اَلْفُتُحُ [el-futuḩ] (zammeteynle) Dâ΄imâ açık olan büyük kapıya denir, hânedân kapısı gibi; yukâlu: بَابٌ فُتُحٌ أَيْ وَاسِعٌ مَفْتُوحٌ Ve bu غُلُقٌ [ġuluḵ] mukâbilidir ki dâ΄imâ mesdûd olan kapıya denir, bâb-ı bahîl gibi. Kâle fi’l-Esâs فِنَاءُ اللهِ فُسُحٌ وَبَابُ اللهِ فُتُحٌ Ve

فُتُحٌ [futuḩ] Ağızı bol şişeye ıtlâk olunur. Ve ağızının tıkacı ve bağı ve gılâfı olmayan şişeye denir.

Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre فَتْحٌ [fetḩ] izâle-i iglâk maʹnâsına mevzûʹdur. Ve bu iki gûnedir: Biri basar ile idrâk olunur, feth-i bâb ve fethi kufl gibi. Ve biri basîretle idrâk olunur, feth-i gamm u keder gibi. Ve bu dahi iki gûnedir: Biri umûr-ı dünyeviyyede olur, ilkâ-ı meserretle tefrîc-i gam ve iʹtâ-ı mâl ile izâle-i fakr gibi. Sânî ʹulûm-ı müstaglakanın keşf ve izhârında istiʹmâl olunur. Ve bu dahi iki gûnedir: Biri ʹulûm-ı zâhireyi istiksâr ve maʹânîlerini tahkîk ile olur. Sânî ʹilm-i ledünnî semtine feth-i bâb-ı kalb ile olur. Ve feth-i hükûmet ü kazâ maʹnâsına istiʹmâl olunur ki daʹâvî-i muglakayı fasl ve keşf eder. Ve zafer ve nusret maʹnâsına istiʹmâl olunur ki feth-i bâb-ı ganîmet olur. İntehâ. Ve

فَتْحٌ [fetḩ] Mâ-ı cârîye ıtlâk olunur; tesmiye bi’l-masdardır. Su künkünü yâhûd bendi açıp icrâ eylemek maʹnâsındandır ki bi-maʹnâ mefʹûl olur. Ve nasr ve imdâd maʹnâsınadır; yukâlu: فَتَحَ اللهُ عَلَى نَبِيِّهِ أَيْ نَصَرَهُ وَمِنْهُ قَوْلُهُ تَعَالَى ﴿فَقَدْ جَاءَكُمُ الْفَتْحُ﴾ أَيِ النَّصْرُ Ve küffârdan kahr ile ülke ve memâlik almak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: فَتَحَ الْمُسْلِمُونَ دَارَ الْحَرْبِ إِذَا غَلَبَ عَلَيْهَا وَتَمَلَّكَهَا قَهْرًا Gûyâ ki bâb-ı muglak olmakla feth eylediler yâhûd o sebeble bâb-ı ganîmeti açtılar. Ve

فَتْحٌ [fetḩ] نَبْعٌ [nebʹ] dedikleri ağacın yemişine denir ki çitlenbiğe şebîh olur. Ve نَبْعٌ [nebʹ] kayın ağacıdır, ondan ok düzülür. Ve

فَتْحٌ [fetḩ] Evâ΄il-i bahârda yağan yağmura ıtlâk olunur. Bu dahi tesmiye bi’l-masdardır, فَاتِحٌ [fâtiḩ] maʹnâsınadır. Ve

فَتْحٌ [fetḩ] Okun temren geçirecek yerine ıtlâk olunur. Ve hükûmet ve kazâ maʹnâsına istiʹmâl olunur, mâdde-i muglakayı yâhûd mevkiʹ-i hakkı keşf eylediği için; yukâlu: فَتَحَ الْحَاكِمُ بَيْنَهُمَا إِذَا قَضَى وَفَصَلَ Ve nâkanın memesi deliği bol olmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: فَتَحَتِ النَّاقَةُ إِذَا صَارَتْ فُتُوحًا Şârih der ki gerçi nüshalarda كَمَنَعَ ʹunvânıyla mümessel olup lâkin asl-ı kitâb olan ʹUbâb’da binâ-i mechûlle mukayyeddir.

Vankulu Lugatı - فتح maddesi

اَلْفَتْحُ [et-fetḩ] (fâ’nın fethi ve tâ’nın sükûnuyla) Açmak; yukâlu: فَتَحْتُ الْبَابَ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Ve

فَتْحٌ [fetḩ] Vilâyet açmağa ve mansûr ve muzaffer olmağa dahi derler. Ve

فَتْحٌ [fetḩ] Akarsuya dahi derler, gerek pınardan aksın gerek gayrı yerden aksın. Ve

فَتْحٌ [fetḩ] Nâkanın memesi deliği büyük olmağa dahi derler; yukâlu: فَتَحَتِ النَّاقَةُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı