hucr ~ هُجْرٌ

Kamus-ı Muhit - هجر maddesi

اَلْهُجْرُ [el-hucr] (hâ’nın zammıyla) Fuhş ve kabîh ve nâ-sezâ söze denir; yukâlu: يَتَكَلَّمُ الْهُجْرَ أَيِ الْقَبِيحَ مِنَ الْكَلاَمِ Ve

هُجْرٌ [hucr] Masdar olur, sayıklamak maʹnâsınadır; yukâlu: هَجَرَ الرَّجُلُ فِي نَوْمِهِ وَمَرَضِهِ هُجْرًا إِذَا هَذَى

اَلْهَجِرُ [el-hecir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلْهَاجِرُ [el-hâcir] (تَاجِرٌ [tâcir] vezninde) Bunlar da sâ΄irden fâyik ve fâzıl olan şey΄e ıtlâk olunur; yukâlu: شَيْءٌ هَجِرٌ وَهَاجِرٌ أَيْ فَائِقٌ فَاضِلٌ عَلَى غَيْرِهِ Ve

هَجِرٌ [hecir] Ağır ağır zaʹîf ve âheste yürür olan insâna ve hayvâna denir; yukâlu: رَجُلٌ وَحِمَارٌ هَجِرٌ إِذَا كَانَ يَمْشِي مُثْقِلاً ضَعِيفًا Ve

هَاجَرُ [Hâcer] Bir kabîle adıdır.

هَجَرُ [Hecer] (fethateynle) Yemen ülkesinde bir belde adıdır; ʹAšamp;šamp;er nâm belde ile mâ-beyni bir merhaledir. Ve هَجَرٌ [hecer] kelimesi müzekker ve munsarıftır ve baʹzen belde te΄vîliyle mü΄ennes ve lâ-yansarif olur. Nisbetinde هَجَرِيٌّ [Heceriyy] denir ve gayr-i kıyâs üzere هَاجِرِيٌّ [Hâciriyy] denir. Ve

هَجَرُ [Hecer] Baḩreyn arzının mecmûʹunun ismidir; onda pek çok hurmâ hâsıl olur. Ve minhu’l-mesel: ḣكَمُسْتَبْضِعِ تَمْرٍ إِلَى هَجَرَḢ Mesel-i mezbûr envâʹ-ı hüner ü fezâ΄il ile mütehallî olan adama izhâr-ı fazl u hüner eylemek mevkiʹinde îrâd olunur. Ve kavlu ʹÖmer radıyallâhu ʹanhu: ḣعَجِبْتُ لِتَاجِرِ هَجَرَḢ كَأَنَّهُ أَرَادَ لِكَثْرَةِ وَبَائِهِ أَوْ لِرُكُوبِ الْبَحْرِ Mütercim der ki Nihâye’de bu ʹibâre ile mersûmdur: ḣعَجِبْتُ لِتَاجِرِ هَجَرَ وَرَاكِبِ الْبَحْرِḢ وَإِنَّمَا خَصَّهَا لِكَثْرَةِ وَبَائِهَا أَيْ أَنَّ تَاجِرَهَا وَرَاكِبَ الْبَحْرِ سَوَاءٌ فِي الْخَطَرِ Ve

هَجَرُ [Hecer] Medîne kurbünde bir karye adıdır, ḵılâl-i Heceriyye oraya, ʹalâ-kavlin Hecer-i Yemen’e mahsûstur. Ve Yemen’de Mâžin nâhiyesinden bir hisse adıdır. Ve

هَجَرَانِ [Hecerân] (tesniye bünyesiyle) Şehr-i Ḩaḋramevt kurbünde bir cebel-i hasîn tepesinde birbirine karşı iki karyelerdir. Birine Ḣaydûn ve birine Demmûn ve ikisine birden Hecerân derler. Ve

هَجَرٌ [hecer] Ucuzluk ve bolluk yere ıtlâk olunur, mahâll-i mezbûre hısb ve rehâ ile mevsûf olduğuna mebnî; ve minhu yukâlu: مَا بَلَدُهُ إِلاَّ هَجَرٌ مِنَ الْأَهْجَارِ أَيْ خِصْبٌ

اَلْهَجْرُ [el-hecr] (زَجْرٌ [zecr] vezninde) ve

اَلْهِجْرَانُ [el-hicrân] (hâ’nın kesiyle) Bir adamdan dostluğu ve ülfeti kesmek maʹnâsınadır ki وَصْلٌ [vaṡl] mukâbilidir; yukâlu: هَجَرَهُ هَجْرًا وَهِجْرَانًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا صَرَمَهُ Ve bir nesneyi terk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: هَجَرَ الشَّيْءَ إِذَا تَرَكَهُ Ve savm hâletinde cimâʹdan iʹtizâl eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: هَجَرَ فِي الصَّوْمِ إِذَا اعْتَزَلَ فِيهِ عَنِ النِّكَاحِ ve yukâlu: هَجَرَ الشِّرْكَ هَجْرًا وَهِجْرَانًا وَهِجْرَةً حَسَنَةً ve tekûlu: لَقِيتُهُ عَنْ هَجْرٍ أَيْ بَعْدَ حَوْلٍ أَوْ بَعْدَ سِتَّةِ أَيَّامٍ فَصَاعِدًا أَوْ بَعْدَ مَغِيبٍ Ve yukâlu: ذَهَبَتِ الشَّجَرَةُ هَجْرًا أَيْ طُولاً وَعِظَمًا Yaʹnî “Ağaç uzunluğuna yâhûd iriliğine ifrât üzere neşv ü nemâ bulsa.” Gûyâ ki yeri yâhûd kucaklamak derecesini terk eylemiş olur. Ve

هَجْرٌ [hecr] Pek hûb ve nîgû nesneye ıtlâk olunur, kemâl-i hüsnünden gûyâ ki nevʹini terk ile mümtâz olmuştur; yukâlu: كَبْشٌ هَجْرٌ وَرَجُلٌ هَجْرٌ أَيْ حَسَنٌ كَرِيمٌ جَيِّدٌ [Ve] هَجْرٌ [hecr] burada هَاجِرٌ [hâcir] maʹnâsınadır. Ve devenin burnuna geçirdikleri yulara ıtlâk olunur, sâ΄ir develerden yâhûd serkeşlikten hâcir olduğu için. Ve

هَجْرٌ [hecr] هَاجِرَةٌ [hâciret] maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru. Ve deveye هِجَارٌ [hicâr] dedikleri ip bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: هَجَرَ الْبَعِيرَ هَجْرًا إِذَا شَدَّهُ بِالْهِجَارِ Ve

هَجْرٌ [Hecr] Bir mevziʹ adıdır.

Vankulu Lugatı - هجر maddesi

هَجَرٌ [Hecer] (fethateynle) Bir şehrin adıdır; müzekker ve munsarıftır.

اَلْهِجْرَانُ [el-hicrân] (hâ’nın kesri ve cîm’in sükûnuyla) Bi-maʹnâhu; yukâlu: هَجَرْتُهُ هَجْرًا وَهِجْرَانًا Ve

هَجْرٌ [hecr] Herze ve hezeyân söylemeğe de derler; yukâlu: هَجَرَ الْمَرِيضُ يَهْجُرُ هَجْرًا Ve

هَجْرٌ [hecr] Nısf-ı nehâr maʹnâsına da gelir, zîyâde ıssı havâda.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı