اَلْإِحْدَادُ [el-iḩdâd] (hemzenin kesriyle) Bir nesneyi keskin eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَحَدَّ السِّكِّينَ بِمَعْنَى حَدَّهَا Ve حِدَادٌ [ḩidâd] gibi hatun ʹiddet içre ârâyişi terk eylemek maʹnâsınadır ki zikr olundu; yukâlu: أَحَدَّتِ الْمَرْأَةُ بِمَعْنَى حَدَّتْ
اَلْإِحْدَادُ [el-iḩdâd] (hemzenin kesri ve ḩâ’nın sükûnuyla) ʹAvret eri vefât ettikten sonra zînetten ve hınnâdan el çekmek. Ve Aṡmaʹî eyitti: Bu maʹnâda müstaʹmel olan bâb-ı ifʹâldir, sülâsîden gelmesi maʹrûf değildir. Ve bıçağı keskin etmeğe dahi إِحْدَادٌ [iḩdâd] derler. Ve dikkat-i nazarla bakmağa dahi derler; yukâlu: أَحْدَدْتُ النَّظَرَ إِلَى فُلَانٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı