اَلْإِعْتِكَارُ [el-iʹtikâr] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Cenkte ʹasker birbirine karışmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَكَرُوا فِي الْحَرْبِ إِذَا اخْتَلَطُوا Ve ʹasker birbirine rücûʹ ve ihtilât eylemeleriyle sayılması nâ-mümkin olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَكَرَ الْعَسْكَرُ إِذَا رَجَعَ بَعْضُهُ عَلَى بَعْضٍ فَلَمْ يُقْدَرْ عَلَى عَدِّهِ Ve gecenin zulmeti pek müştedd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَكَرَ اللَّيْلُ إِذَا اشْتَدَّ سَوَادُهُ وَالْتَبَسَ أَيِ اخْتَلَطَ بَعْضُهُ فِي بَعْضٍ Ve yağmur kesret ve vefret bulmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَكَرَ الْمَطَرُ إِذَا اشْتَدَّ Ve yel toz getirmek maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَكَرَتِ الرِّيحُ إِذَا جَاءَتْ بِالْغُبَارِ Ve civânlık ber-karâr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَكَرَ الشَّبَابُ إِذَا دَامَ وَثَبَتَ
اَلْإِعْتِكَارُ [el-iʹtikâr] (hemzenin kesri ve ʹayn’ın sükûnuyla) Zulmet karışıp açılmamağa derler; yukâlu: إِعْتَكَرَ الظَّلَامُ اخْتَلَطَ كَأَنَّهُ كَرَّ بَعْضُهُ عَلَى بَعْضٍ مِنْ بُطْءِ انْجِلَاءِهِ Ve
إِعْتِكَارٌ [iʹtikâr] Yağmur çok yağmağa dahi derler; yukâlu: إِعْتَكَرَ الْمَطَرُ إِذَا كَثُرَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı