اَلتَّمْدِيحُ [et-temdîḩ] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) ve
اَلْإِمْتِدَاحُ [el-imtidâḩ] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Bunlar da مَدْحٌ [medḩ] maʹnâsınadır; yukâlu: مَدَحَهُ وَامْتَدَحَهُ بِمَعْنَى مَدَحَهُ Ve
إِمْتِدَاحٌ [imtidâḩ] Bir arz yâhûd insân ve hayvânın böğürleri kabarıp bolalmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِمْتَدَحَتِ اْلأَرْضُ وَالْخَاصِرَةُ إِذَا اتَّسَعَتَا وَيُقَالُ فِيهَا إِمَّدَحَتْ كَادَّكَرَتْ Ve bu fi’l-asl إِمْتَدَحَ idi, tâ΄ mîm’e kalb ve idgâm olunmuştur.
اَلْإِمْتِدَاحُ [el-imtidâḩ] (hemzenin kesriyle) Kezâlik مَدْحٌ [medḩ] maʹnâsınadır; yukâlu: مَدَحَهُ وَامْتَدَحَ بِمَعْنًى
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı