اَلْإِنْتَاقُ [el-intâḵ] (hemzenin kesriyle) Zûr-mend adamların kaldıracakları ağır gürz taşını kaldırmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْتَقَ الرَّجُلُ إِذَا شَالَ حَجَرَ الْأَشِدَّاءِ Ve bir adamın hânesi yamacında hâne yapmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْتَقَ فُلَانٌ إِذَا بَنَى دَارَهُ نِتَاقَ دَارِ غَيْرِهِ Ve çok evlâd doğurur hatun almak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْتَقَ الرَّجُلُ إِذَا تَزَوَّجَ مِنْتَاقًا Ve gölgelik ve sâyebân tutunmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْتَقَ فُلَانٌ إِذَا عَمِلَ مِظَلَّةً مِنَ الشَّمْسِ Şârih حَمَلَ nüshalarını tahti΄e eylemiştir. Ve dağarcığı içinde olan güveler düşmek için silkmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْتَقَ الرَّجُلُ إِذَا نَفَضَ جِرَابَهُ لِيُصْلِحَهُ مِنَ السُّوسِ Ve savm-ı ramazân tutmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْتَقَ الشَّيْخُ إِذَا صَامَ شَهْرَ رَمَضَانَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı